Kimse kusura bakmasın ama benim gibi konuşmaya yüzü olmayanlar sussun, kenara çekilsin bir zahmet.
Şimdilerde çatır, çatır köşe yazan, tweet atan meslektaşlarımın bazıları da sussun. Biraz olsun sorumluluk alsın. Yüzümüz yok bazı şeyleri anlatmaya.
Allaha şükür Bursaspor’un delikli kuruşunu boğazımdan geçirmedim, aksine şirketime ait olanı verdim. Personelime “haber yapmayın bırakın diğer gazeteciler yapsın” yanlış anlaşılıp, takıma düşman kesilmesinler diye söylerken nereden bilebilirdim bugünleri göreceğimizi.
Suçluyum bende arkadaş. En az sussanlar kadar, futbolcular kadar, hocalar ve yöneticiler kadar.
Bandırmada futbolcuların yaşattıklarını görünce daha da kahroldum. Koca sezon herkese söyledik. Sıkıntı yaşatan futbolcuları yazdık, çizdik sallayan olmadı. Aynı kadro Bandırmada en ön safta dikildi taraftara. Gerçi tarih onları da yazacak orası ayrı. Ancak dediğim gibi sene başından beri bir çok husus var hatalar zinciri haline gelen.
Bir önceki yönetimde olanların çoğu şahittir söylediklerime, personelin hepsi şahittir neler yaptığıma ama fayda değil. Sene başı destek olduğumuz yönetim suskunları oynarken, taraftarın çatacak yer arayıp bizlere çatması gayet normal. Sene başı en ön saflarda yazan. çizen camia üyelerinin çoğu yazmamış, çizmemiş gibi yapması da normal.
Vicdanen rahat değilim arkadaş ben. 2 gündür susup evlatlarıma ne anlatacağımı düşünürken, camiadan özür dilemeyi bile bilemedim. Tek değilim özür dilemesi gereken son 10 yılda onlarca insan var ki…
Geçen sezon yaşananlara ses çıkarmayan, Bölükbaşı, Ali Ay dönemlerinde susan herkes gibi.
Senelerdir ama tribünde ama saha içerisinde mücadele ettim. Hiç bir gazetecinin gelmediği deplasmanlarda, kamplarda takımı yalnız bırakmadım. Bolu deplasmanında gazetecilerle kavga ederken sırtını dönen Bursa medyası içerisinde nasıl savaş verdiysem, Bandırma’da da tribün müdahalesinde öyle savaş verdim. Çok ceza aldım daha önce ama en acı veren ceza buymuş. 2004 yılında da düştük ama bu kadar şerefsizin içerisinde yer bulduğu kadroyla değil.
Gizli, kapalı kapılar ardında her ay maaş gibi haracını alanlar arasında bir ben gerizekalıyım ki duygularımı hep açık, açık yaşadım. Uyardılar beni aslında “Oraya gitme, yönetime destek verme, o meydana gitme” dinlemedim kimseyi. Her daim birisine destek verirken açık, açık yazdım. Gizli, saklı iş çeviremedim. bu yazıyı da bilin diye yazıyorum.
Evet ben suçluyum ama tek değilim.
Ben vicdan azabı çekerken hala daha birileri “Nasıl toplanır, yönetim ne yapacak, o ne olacak” yazıları yayınlıyor. Yapmayın…
Sene başında adamın ofisinde her öğlen yemek yerken, sırf arkadaşın orada diye kamplardan millete sallarken de yazsaydınız keşke.
Camianın büyük kısmı seçilen yönetime destek oldu, herkes hata yapabilir. Ancak şimdi sanki o dönem “ben kördüm, sağırdım. Görmedim, duymadım, bilmiyorum” demesin kimse. O transferler açıklanacağı zaman gece yarıları yönetici arayanlar, yönetim yemeklerinde en ön saflarda duranlar, reklam kovalayanlar.
Tekrar yazıyorum ve günah çıkarmıyorum. Ben de bu takımın bu halde olmasına sebep olanlardanım ve takımın her savaşında olduğu gibi TFF 2.LİG savaşında da elimden geldiğince maddi, manevi destek olacağım. Şimdi suçsuz, günahsızı oynayanların gitmediği deplasmanlara gidecek, bulamadıkları sponsorları bulacağım. Ama yemin olsun babam olsa hiç kimseye kongre sürecinde ne destek vereceğim, ne de haberlerimde yer.