Yüksek karlı güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında tanınmış futbolculardan Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan'ın da bulunduğu 30'dan fazla kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen banka şube müdürü Seçil Erzan'ın yargılandığı davaya ilişkin yeni bir gelişme yaşandı. Erzan, yargılandığı İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'ne kendi el yazısıyla bir mektup sundu. Erzan, 27 sayfalık mektubunda kendisinin bir dolandırıcı olmadığını ispat etmeye çalıştığını ve üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini aktardı. “Çok yüksek faizleri kayıt dışı ve gayri resmi olarak ödemem için zorlandım” Mahkemeye sunulan mektupta Erzan, hiçbir zaman kendine ya da bir başkasına menfaat sağlamak kastıyla hareket etmediğini belirterek, “İnsanları kandırmak ve aldatmak amacında olmadım. Dosyada müşteki olarak ismi geçen kişilere bankada ya da özel bankacılık olarak ‘sizin adınıza hesap açacağım, paranızı değerlendireceğim, sizin adınıza bir fon kuracağım, sizi başkasının fonuna gayri resmi olarak katıp, karşılığında yüksek faizler kazandırma' şeklinde vaatlerde bulunmadım. Ocak ayı itibariyle zorla Mert Zeydanlı, Bülent Çakır ve İbrahim Çağlar'ın da aralarında olduğu birkaç kişiye çok yüksek faizleri kayıt dışı ve gayri resmi olarak ödemem istendi. Kimsenin iradesini yanıltmadım. Bu kişilerin banka hesaplarındaki resmi kayıtlı paralarını nakit olarak elden çekip bu ödünç para alışverişi, çantalarla ve valizlerle kimi zaman odamda, kimi zaman sokak aralarında, kafelerde, otoparklarda, sitelerin güvenliğinden alıp vererek gerçekleştirildi” ifadelerini kullandı. “Ömer Kahraman bankadaki masama mermi koydu” Mektupta, kimseye yüksek faizler almaları için bankadan bir işlem yapmanın ve birilerini bu işleme ekleme durumunun söz konusu olmadığını bu sebeple Mert Zeydanlı'nın kendisinden senet aldığını aktaran Erzan, “Ömer Kahraman, ‘paramın günü doldu, bankadan bağlayayım mı, sana mı göndereyim' şeklinde bana mesaj attı. Kahraman, bankadan para çekti ve bu parayı da Nazlı Can'a teslim etti. Mesajlaşma sırasında Ömer, ‘yanımda Denizbank Bölge Müdürü Ahmet Çelik var' diyerek yazışmayı kesti ve bu durumu arkadaşı olan bölge müdüründen sakladı. Kahraman, faizinin günü geçtiğinde arkadaşı Ahmet Çelik'i aramak yerine kafelerde bekleyerek faizlerini anaparası ile geri aldı. Ömer Kahraman bankadaki masama mermi koydu” diye konuştu. “Müştekilerin hepsi Fatih Terim'in rızasını aldı” Erzan, kendisi hakkında Fatih Terim fonuna katılmak ve karlara ortak olmak için kendisine bu paraları elden nakit para verildiği iddialarına ilişkin ise, “Müştekiler, sadece kendi hesaplarından Fatih Terim hesabına havale ve transfer yaparak, açıklamaya da fon katılım bedeli yazıp, dekont alarak bu fona katıldılar. Ayrıca müştekiler, bu fon için Fatih Terim'in rızasını da aldı. Arda Turan, anaparasının tamamını geri aldı. Buna rağmen 7.5 milyon dolar alacağı olduğunu iddia ediyor. Fatih Terim ile çalışıyordum. Bir şube müdürü olarak, Fernando Muslere, Emre Belözoğlu, Arda Turan, Emre Çolak, Musa Mert Çetin, Selçuk İnan, Buse Terim, Volkan Bahçekapılı ve Nur Erkasap'a gitmedim. Ayrıca Erkasap, Terim'in çok yakın aile dostudur” dedi. “Güzel ve Akın, tefecilik maksadı ile hareket ettiler” Emre Çolak'ı aradığı iddialarını yalanlayan Erzan, “Çolak bana ulaştı ve ‘Arda Turan'a para gönderiyorum' dedi. Bankadan müştekilerin kağıt aldıkları iddia ettikleri tarihte bankada değildim, suçlamaları kabul etmiyorum. Dosyada bulunan kişilerin ortak kesişim noktası Fatih Terim'dir. Pınar Güzel ve arkadaşı Tayfun Akın hiç bir vaatle ikna etmedim. Ellerinde garanti amaçlı bir kağıt bulunuyordu. Güzel ve Akın, tefecilik maksadı ile hareket ettiler. Benden fazlaca faizler aldıkları için mağdur edildim” ifadelerini kullandı. “Atilla Baltaş benim itibarımı kullandı, Merve ve Tanın Yılmaz tefecidir” Mektupta yer alan ifadelerde Erzan kimseye, ‘birden fazla işlem yapıyorum, gel paranı al' şeklinde vaatte bulunmadığını, kimseyi kandırmadığını, bu para alışverişlerinde herkese fazla fazla ödeme yapmak amacında olduğunu belirterek, “Bunun için yakınlarımdan destek istedim. Malımı, mülkümü sattım ve borçlandım. Atilla Baltaş, 10 yıl boyunca türlü türlü kişileri, işlemleri bahane ederek benim itibarımı kullandı. Kişilere senet ve sözleşme imzaladı. Baltaş, benim bu kişilere ödeme yapmazsam, bankaya çökeceklerini, evime gidecekleri şeklinde tehdit etti. Atilla Baltaş, Süleyman Alan, Ali ve Atilla Yörük, Mojtabah Haghani, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Erkan Karaca, Merve ve Tanın Yılmaz tefecidir. Her biri benden zorla imzalı kağıtlar aldı. Birbirleri arasında para transferi yaptılar, dosyadaki kişiler adaleti yanıltıp, maddi gerçeğin ortaya çıkmasını ve mağduriyetlerin giderilmesini engelliyorlar” dedi. “Kimsenin 1 lirasına bile dokunmadım” Erzan, dosyada adı geçenlerin futbolcu, teknik direktör, tercüman ve iş adamı olduğunu, bu kişilerin kayıtlı paraları bankadan çekerek, çoğu zaman banka dışından elden alıp verdiklerini belirterek, “Bu işlem karşılığında belge olarak müsvedde kağıt aldılar. Her defasında işlem için bankaya gitmek yerine faizleri arttırarak, bu kağıtları banka dışında yenilettiler. Kimseyi yüksek faizle ikna etmedim, kimseye fon işlemi demedim, herkes bu durumun farkında. Hiçbir müştekiye zarar ettirip, kendime ya da bir başkasına menfaat sağlamadım, aksine kendime ait her şeyi sattım, kimsenin 1 lirasına bile dokunmadım” diye konuştu. “Banka ihmallerini örtbas etmek amacıyla, benim tutuklanmam için çabaladı” Erzan, 27 sayfalık mektubunda, kendisini tanımadığını ve şikayetçi olmadığını söylediği kişi hakkında bile iddianame düzenlendiğini belirterek, “Çalıştığım banka, mağduriyetleri bildiği halde ihmallerin ortaya çıkmasında yaşanacak baskıyı kırmak ve kamuoyunu yanıltmak amacıyla hiçbir hukuki destek olmadan banka kontrolünde hiç tanımadığım bir avukatı benim için görevlendirdi. Banka, ihmalleri örtbas etmek amacıyla gerçekleri ortaya çıkarma bahanesiyle benim tutuklanmam için çabaladı. Kime borcum varsa kapatmaya çalıştım, hiçbir yere kaçmadım, saklanmadım ve ödeme yapabilmek için süre istedim” ifadelerini kullandı. Erzan mektubunun sonunda kimseye kötülük yapma amacında olmadığını, yaptıklarının bedelini ödediğini ve ödemeye devam ettiğini belirterek, mahkemeden tahliyesini talep etti. Erzan 15 Kasım Cuma günü İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına devam edilecek.