BM Yapay Zeka Danışmanı Sahota: “Yapay zekada Türkiye büyük sıçrama yapacak”

Uluslararası Future AI Summit 24 Zirvesi için İstanbul’da bulunan Birleşmiş Milletler Yapay Zeka Danışmanı ve IBM Master Inventor Neil Sahota, vermiş olduğu özel röportajda yapay zeka ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Yapay zeka sayesinde 10 yılda 100 yıllık bir değişim yaşanacağını belirten Neil Sahota, Türkiye’nin yapay zeka ile ilgili durumundan, yakın gelecekte herkesin sahip olacağı yapay zeka asistanına kadar birçok konuya değindi.

Yapay zeka alanındaki ünlü otoriteler ve uzmanlar, Bahçeşehir Üniversitesi’nin (BAU) ev sahipliğini yaptığı Uluslararası Future AI Summit 24 zirvesinde İstanbul’da bir araya geldi. 16 ve 17 Nisan’da, BAU Kemerburgaz’da yer alan teknoloji ve girişim merkezi İstanbul Future Campus’te düzenlenen zirvenin açılışı, yapay zeka tabanlı Lucia tarafından yapıldı. 2 gün süren zirvede 45 oturumda 120 (60'ın üzerinde akademisyen ve 60'ın üzerinde yapay zeka vizyoneri, sektör lideri) konuşmacı yer aldı. Önemli konuklardan biri olan Birleşmiş Milletler Yapay Zeka Danışmanı ve IBM Master Inventor Neil Sahota ise zirvede verdiği özel röportajda çarpıcı bilgiler ve öngörülerde bulundu.

“10 yılda 100 yıllık değişim olacak, bu yüzden mevcut iş gücünü bu değişime göre ayarlamalıyız”

Yapay zeka sayesinde artık değişimlerin kısa zamanda çok fazla olduğunu aktaran Neil Sahota, bu anlamda değişimlere ayak uydurulması gerektiğini söyledi. Sahota, “Bu gerçekten ihtiyaç duyulan bir etkinlik. Değişimin olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde 100 yıllık bir değişim yaşayacağız. Bu yüzden mevcut iş gücümüzü buna göre ayarlamak ve geleceğe dair bunu çözümleyebilmek çok önemli. Bu yüzden bu organizasyon da aslında yapılması gereken neyse tam olarak onu yapıyor” dedi.

“Geleceğin yapay zeka çözümlerini yine yapay zeka ile yapıyoruz”

Yapay zeka ile ilgili gelecekte oluşacak problemlere karşı çözümleri yine yapay zeka ile yapıldığından ve insanlardan daha iyi bir senaryo ortaya koyabildiğinden bahseden Sahota, “Yapay zekayı 3 temel noktada değerlendiriyoruz. Öncelikle çözeceğimizi problemin durumunu inceliyoruz ve onun ne kadar kompleks olduğunu incelemiş oluyoruz. İkinci olarak da oluşturduğumuz etkiye bakıyoruz. Üçüncüsü ise planımız dışında olan iyi kullanımları ve kötü kullanımları da değerlendiriyoruz. Geleceğin yapay zeka çözümlerini yapabilmek ya da öngörebilmek için aslında yine yapay zekayı kullanıyoruz. Çünkü insanlardan daha iyi bir senaryo planlaması yapıyor ve öngörü ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.

“Herkesin 5-7 yıl arası kişisel yapay zeka asistanı olacak”

Önümüzdeki yıllarda yapay zeka ile insanların ne gibi kolaylıklara erişebileceği noktasında da yorumlarda bulunan Sahota, çok yakında herkesin kişisel bir asistana sahip olacağından bahsetti. Sahota sözlerine şu şekilde devam etti:

“2022’de ChatGPT ortaya çıktı. Bu da pront mühendisliğini yani girdi mühendisliğini gerektiriyor. Artık bu girdileri almadan, girdi olmadan da AI bir şeyler yapmaya başlıyor. Bu artık AI agent dediğimiz noktaya gidiyor. Yeni bir terminoloji. Artık bir insan tarafından bir girdi ya da soru sorulmadan da mevcut olaylardan toparlayarak AI bazı konularda çözüm üretmeye başlıyor. Bu gelişmeler doğrultusunda 5 ile 7 yıl arasında bir yapay zeka asistanınız olacak. Biz bunlara AI agent ajanları diyoruz. Sizin için mesela doğum günlerinde ya da eşinizle ilgili önemli bir günde sizi o günden önce hazırlıyor. Örneğin hediye alacak olduğunuz kişinin internet geçmişine gidecek, sosyal medya aramalarını kurcalayacak ve sizin için çok da güzel bir hediye bulacak hatta alacak. Böylelikle siz en mükemmel hediyeyi aramak zorunda olmayacaksınız.”

“Özel hayat diye bir kavram yok ve kimse bunu önemsemiyor”

Yeni özel asistanların özel bilgilere erişebileceğinden dolayı bunun özel hayatın ihlali noktasında sıkıntılara sebep olup olmayacağı sorusu üzerine ise Sahota, “Zaten uzun zamandır gelişen teknoloji ile birlikte özel hayat kavramı artık yok ve bunu kimse önemsemiyor” dedi. Sahota ayrıca, “Zaten sosyal medyalar yapay zekalar tarafından yönetiliyor. Hobilerinizi, ilgi alakalarınız ve kişisel bilgilerinizi zaten biliyorlar. Hiper değişimle birlikte AI’ler kendi içeriklerini kendileri oluşturmaya başlayacaklar. Özellikle de kişinin kendi zevkleri için. Böylelikle sosyal hayatımızda AI daha fazla rol oynayacak. Problem ise şu; insanlar arası sosyal becerileri şu an itibariyle yavaş yavaş kaybetmeye başlıyoruz. Kendi çocuklarım bile yüz yüze konuşmaktansa artık sosyal medya üzerinden konuşmayı mesajlaşmayı tercih ediyor. Böylelikle hem jest ve mimiklerden hem de sosyal yetilerden yavaş yavaş eksiliyoruz. Gizlilik kısmı ise çok önemli bir nokta fakat artık özel bir hayat ya da durum maalesef yok ve çoğu insan da buna takılmıyor. Bizim verilerimizin toplandığını ve kullanıldığını zaten uzun zamandır biliyoruz” şeklinde konuştu.

Yapay zekanın en çok etkilediği sektör: Pazarlama

Sahota, birçok sektörü çok fazla etkileyen ve değişime mecbur kılan yapay zekanın en çok etkilediği alanın aslında pazarlama olduğunu söyledi. Yapay zeka pazarlama terimi sayesinde ürünlerin sanki bir yakın arkadaş tavsiyesi gibi gösterildiğine dikkat çeken Sahota, “Bilişsel ve psikoloji dallarını da kullanarak artık pazarlama alanında AI kullanılıyor. Yeni pazarlama stratejileri artık en yakın arkadaşımızmış gibi bizi anlamaya çalışıyor. Gerçekten bizim en yakın arkadaşımızmış gibi de konuşuyor ayrıca. Tipik bir reklam çıkaracağına karşımıza en yakın arkadaşınız bu ürünü almaya sizi ikna ediyormuşçasına sizle konuşuyor” dedi.

Türkiye’nin çok kültürlü yapısı yapay zeka konusunda sıçrama yapmasına sebep olacak

Yapay zeka pazarlama konusunda birçok ülkenin çalışmalara devam ettiğine ama Türkiye’nin özellikle bu noktada eşsiz bir fırsatı olduğu değerlendirmesinde bulunan Sahota, konusunun çok kültürel yapıdan kaynaklandığını söyledi. Sahota, “Türkiye’nin yapay zeka konusunda çok eşsiz bir fırsatı var. Burada en önemli şey aslında AI sistemlerini geliştirebilmek. Bir perspektif gerekiyor ve tabii ki insanların deneyimi gerekiyor. Kültürel ve çevre faktörlerini göz önünde bulundurduğumuzda Türkiye çok önemli bir noktada. Global ve uluslararası anlamda kullanılabilecek bir AI ağı alt yapısının Türkiye’de oluşturulmasının çok mümkün olduğunu düşünüyorum. Çoğu ülke AI sistemi geliştirirken çok yerel bir bakış açısıyla bunu gerçekleştiriyor. Amerikalı şirketler Amerikalıların nasıl iş yapacağını düşünüyorlar. Ya da Amerikalılar nasıl AI’ı kullanacak diye düşünüyorlar. Bu yüzden farklı farklı milletlerden farklı kültürlerden insanları tanımada zorluk çekiyor ve pazarlamada insanları ikna kabiliyeti de düşüyor. Amerikalı birinin satın alma düsturunu rol model aldığı için eksik kalıyor. Ama Türkiye’nin bu çok milletli ve çok kültürlü durumu bu anlamda AI’a yansıması daha olumlu olacaktır. AI araçlarının kullanımına geldiğinde ise konu, Türkiye’nin büyük bir sıçrama yapması ve diğer ülkelerin önüne geçmesi çok mümkün” ifadelerini kullandı.

“Hep kötü ihtimallerini konuşuyoruz, yapay zekayı iyilik için de kullanabiliriz”

Son olarak yapay zeka ile ilgili genellikle hep kötü ihtimallerin konuşulduğundan fakat iyilik için de kullanılacağının gayet mümkün olduğundan bahseden Sahota, “Kazanç sağladığımız birçok şeyi konuştuk AI ile alakalı ve kötü şeyleri de tartıştık. Ama yapay zekayı nasıl iyiliğe kullanırız ondan çok bahsetmedik. BM’deki rolünü AI for good’ yani ‘iyilik için yapay zeka’ kavramını o yüzden çok seviyorum. Sosyal yansımalarıyla alakalı insanların yüreklendirilmesini önemli görüyorum. Hem para kazanabilirsiniz hem de insanlara yardım edebilirsiniz. İnsanların negatif risklere bağlı olduğu kadar olumlu yanlarını da düşünmek gerekir. Böylelikle yapay zekayı iyilik için daha iyi kullanabiliriz” diyerek sözlerini sonlandırdı.