Ekim ayında tencere enflasyonu yüzde 4,9 oldu

TÜİK tarafından dün açıklanan Ekim ayı genel enflasyon verilerinin ardından bugün de Bursa Yemek Sanayicileri Derneği (BUYSAD) Tencere Enflasyonu verilerini açıkladı. Açıklamaya göre Ekim ayında tencere enflasyonu bir önceki aya göre yüzde 4,9 olurken, 1 Ocak’tan bugüne artış yüzde 102,29 oldu. Bu rakamlara göre ortalama aylık tencere enflasyonu ise yüzde 7,8 olarak gerçekleşti.

Ekim ayı Tencere Enflasyonu verilerini değerlendiren BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, 2021 yılının son çeyreğinden itibaren artmaya başlayan gıda fiyatlarının yaz aylarında bir nebze yavaşlasa da bir türlü ataşenin düşmediğini söyledi. Tüm dünyada yaşanan gıda fiyat artışında en belirgin nedenin Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaş olduğunu belirten Dönmez, “Pandeminin hemen arkasında patlak veren bu savaş, tüm dünyada gıda fiyatlarını allak bullak etti. Buna ilave olarak geçen yılın son çeyreği ile bu yılın ilk çeyreği arasındaki 6 aylık dönemde dövizde yaşanan aşırı dalgalanma Türkiye’de fiyatları aşırı yükseltti. Belirsizlik döneminde aylık bazda yüzde 21’e varan gıda enflasyonu yaşadık” dedi. Kur korumalı mevduat düzenlemesi ve Türkiye’nin öncülük ettiği Tahıl Koridoru anlaşmasının aşırı fiyat artışına bir nebze de olsa çare olduğunu ifade eden Başkan Coşkun Dönmez, “Tarla ürünlerinin çıktığı dönemde fiyat artışı yavaşladı. Ancak tüm dünyada artan petrol fiyatlarının bizdeki kur dalgalanmaları ile birleşmesi yüzenden nakliye ve ambalaj giderleri nedeniyle önceki yıllarda alıştığımız eksi veya sıfır enflasyon olmadı. Maalesef 10 ayda tencere enflasyonu 2,29 olarak gerçekleşti” diye konuştu.


“Veri tabanımızı oluşturduk”
Coşkun Dönmez tencere enflasyonunu hesaplarken üretim sırasında kullandıkları 38 çeşit temel gıda ürününü baz aldıklarını ve hesaplamalarını bunlardaki değişimlerine göre yaparak kamuoyu ile paylaştıklarını vurguladı. Dönmez, “Bizim açıkladığımız rakamlar, bir önceki ay ile son ay arasında tencere içine giren yağ, tuz, sebze, bakliyat, pirinç ve soğuk mezelerde kullandığımız gıda ürünlerinin fiyat değişimlerine göre hesaplanıyor. Tencere içine giren ürünü hangi oranda kullanıyorsak fiyat değişimini buna göre hesaplıyoruz. Sürekli kullandığımız 38 kalem üründeki fiyat değişimlerini kullandığımız oranda hesap edip aylık tencere enflasyonunu müşterilerimi ile paylaşıyoruz” dedi.


“Müşterilerimize anlatmakta zorlandık”
Endüstriyel Yemek Sektörü olarak bu süreçte çok zorlandıklarını da vurgulayan Coşkun Dönmez, maliyet artışlarını fiyatlarına yansıtmak zorunda kaldıklarını ancak bu durumu müşterilerine anlatmakta çok zorlandıklarını söyledi. Müşterileri ile sık sık fiyat pazarlığı masasına oturmak zorunda kaldıklarını fakat bu durumun herkesi yıprattığını ifade eden Coşkun Dönmez çözümü Eskalasyona (otomatik fiyatlandırma) geçmekte bulduklarının altını çizdi.


Pirinç, kuru fasulye ve nohutta nem sorunu
Sektör olarak yaşadıkları mevsimsel sorunlara da değinen Coşkun Dönmez, yeni mahsullerin çıktığı bu süreçte özellikle pirinç, kuru fasulyede ve nohutta nem oranın yüksek olduğunu belirterek, bu ürünlerden yapılan yemeklerin Ekim ve Kasım aylarında diğer aylara göre kıvamlarının bir miktar farklı olduğunu belirterek, müşterilerini anlayışlı olmalarını da istedi. Dönmez bu sürecin her yıl yaşandığını da ifade etti.


“Gıda stratejik öneme sahiptir”
Coşkun Dönmez koronavirüs pandemisi, Rusya Ukrayna Savaşı’nın yol açtığı olumsuzluklar, kuraklık ve artan girdi maliyetlerine bağlı olarak üretim azalmasının gıda arz güvenliğini gündemde ilk sıralara taşıdığını böylece tarım ve hayvancılığın stratejik öneminin tüm dünyada yeniden kabul gördüğünü söyledi. Dönmez, bu çerçevede tarım ve hayvancılıkta girdi maliyetlerinin kontrol altına alınıp, yeni yatırımlarla verimlilik artışının sağlanmasının büyük önem taşıdığını ve topraklarında 4 mevsim yaşanan Türkiye’nin bu durumdan ders çıkarıp, sanayileşmeyi ihmal etmeden stratejik öneme sahip olan tarım ve hayvancılığa daha çok önem vermesi gerektiğine vurgu yaptı. Başkan Dönmez şunları da söyledi:
“Daha önceden de benzer uyarılarımız olmuştu. Fakat tekrar etmekte yarar görüyorum. Öncelikle verimli tarım arazilerimizi plansız sanayiye kurban etmemeliyiz. Tarım ve Orman Bakanlığı ve Yerel yönetimler bu konuda daha hassas olmalılar. Bakanlık ekilmeyen arazileri çitçilerden belirli bir bedel ile kiralayıp bunları profesyonel üreticilere tahsis etmeli. Tarımda makineleşmeye önem vermeliyiz. Ancak bunu da bir plan dâhilinde yapmalıyız. Hem tarımda hem de hayvancılıkta bilimsel yöntemleri kullanmalıyız. Artık ürün planlaması yapmak zorundayız. Tarım ürünleri ve hayvancılık sübvanse edilmelidir. Tarıma dayalı sanayi bölgelerinin sayısı artmalı bu firmalar desteklenmeli. Birde Bursa’da hâl yakınlarında bir tane de gıda toptancıları sitesi kurulmalı.”