İyi Bir Öğretmen Hayattaki En Büyük Şanstır
Eğitim hayatımız boyunca birçok farklı öğretmen ile karşılaşırız ve onlardan dersler alırız. Bu kişilerin eğitim verdikleri dalları, kişilikleri, deneyimleri ve hayata bakış açıları birbirinden farklı olur.
Öğretmenlik mesleğinde iki husus benim nazarımda çok önemli:
Mesleki alandaki yeterliliği ve öğretmeye olan arzusu.
Öğretmen veya bir eğitimci her ne koşulda olursa olsun yaşam enerjisi dolu olmalı.
Bir şeyleri değiştirmek için çabalayan vizyoner bir bakış açısına sahip olmalı.
Kurak bir araziye düşse bile orayı şenlendirebilmeli. Farkını hissettirmeli.
Memur zihniyeti, bıkkınlık, etliye sütlüye karışmama, ekstra çaba göstermeme gibi hususlar o kişinin etkili olmasını kesinlikle engelleyecektir.
Zaman çok hızlı geçiyor. Kendi çocukluğumda eğitimde şiddet devam etmekteydi. Ciddi travmalar yaratan bu hususun günümüzde neredeyse sona ermesi güzel bir gelişme.
Bu konuda fikrim şudur: gerçek bir eğitimciye karşı korku duyulmaz ancak saygı duyulur.
O saygıyı ise eğitim veren kişi; duruşu, empati yeteneği ve gerçek anlamda onlar için çabaladığını çocuklara göstererek başarır.
Okullarda karşılaştığım bazı öğretmen tiplerinden dolayı çok mutlu oluyorum. Özellikle öğrencilerini yetenekli oldukları alanlara yönlendirmeye çalışan kişiler var.
Bu kişiler, bu alanlarda çok ilgililer. Birebir diğer alanlara ulaşıp aracı oluyorlar veya çocukları kendileri alıp o etkinliğe götürüyorlar.
Bunun tam zıttı olarak keskin müfredatın çerçevesinden çıkmayan, çocukları sınıflara hapseden, hayal kurmalarına ve yeteneklerini keşfetmelerine izin vermeyen öğretmen profilleri de var.
Hatta gittiğim bazı okullarda takım sporlarını yasaklayan ve sadece bireysel sporlara izin veren hatta akademik başarı düşecek diye ders dışı herhangi bir etkiliği yasaklayanlar da var.
Aman başımıza bir şey gelmesin diyip uğraşmayan ve emekliliğim yaklaştı, başım yanmasın diyenler de var.
Özellikle ilkokul çağında, sınıf öğretmenliği çok ama çok önemli bir alan.
Çocukların bilişsel, fiziksel ve sosyal açıdan sağlıklı ve dengeli gelişimleri, bu öğretmenlerimizin çalışmaları ile gerçekleşiyor. Bu alandaki öğretmenlerimizin çok daha donanımlı ve aktif olması gerektiği kanaatindeyim.
Sonuç olarak iyi bir memuriyet isteyen ya da dertsiz bir hayat isteyen kişiler öğretmenlik mesleğini seçmemeli.
Kamusal bir hizmet olan bu mesleği yapan kişilerin çok daha tutkulu, vizyoner, iletişimde kuvvetli ve zorluklar karşısında pes etmeyen bir yapıda olmaları gerektiğine inanıyorum.
Yazımızı şu cümle ile bitirelim:
"Hayattaki en büyük şans, öğrenciyken iyi bir öğretmene rastlamaktır."