MİLENYUM ÇAĞININ SORUNLARI – İNTERNET ÇOCUKLARI

Köşe yazarımız Reyhan Yılmaz, milenyum çağı ile beraber gelişen teknolojilerin insan yaşamına ve ilişkilerine olan etkisi hakkında yazdı.

 

 

"Milenyum" denilen ve 2000 yılıyla başlayan yeni bir dönemi yaşıyoruz ve bu dönemin çocukları, gençleri de bu yeni dönemin çok açık örnekleri olarak yepyeni bir nesli temsil ediyorlar. "İnternet Çocukları" da dediğimiz bu çocuklar, "Cep telefonu"nu, "İpod"u ve tüm ileri teknoloji araçlarını, bireysel yaşamlarının ayrılmaz bir parçası olarak kabullenmiş şekilde büyümekteler. Bilgisayar ekranlarında MSN ile yazışıyorlar, MP dinliyorlar, cep telefonlarından SMS atıyorlar ve böylesine bir hız ve karmaşa içerisinde düşünmeye zaman ayıramıyorlar.
Düşünmeye zaman ayıramamak, ister istemez tembelliği de beraberinde getirir. Bu nedenle çalışmayı da sevmez oldular. Zaten her türlü bilgi, anında cep telefonlarında ya da bilgisayar aracılığıyla avuçlarının içinde. Böylesine kolayca sahiplenmek, maalesef tatminsiz ve sadakatsiz bir insan yapısının oluşmasına da neden oluyor


İnsanlık gerçekten çok hızlı bir değişim ve etkilenme süreci yaşıyor. Bilgi birikiminde, bilgiye kolay erişimde, fevkalade hızlı, modern iletişim olanakları insanı adeta serhoş ediyor. Biliyoruz ki, yüz yıllardır her yeni buluşun, her yeni teknolojinin temel amacı, insana yaşamı kolaylaştırmak adına olmuştur. Ancak günümüzdeki insana, çok geniş adeta sınırsız olanaklar sunan tüm yeni teknolojiler yarar kadar zarar da getiriyorlar. 

İnsan insandan uzaklaşıyor. Yabancılaşıyor. Doğaldır ki, günün yedi ya da sekiz saatini bilgisayarın başında, cep telefonunda geçiren bir insan, zaman içinde başka insanlarla bire bir ilişki kurmakta zorlanmaya başlayacaktır. Başkalarını anlayamayacak, sevemeyecektir. Oysaki ruhumuz ve beynimiz ancak başkaları ile dinlenir, huzur bulur. "İnsan insanın pasını alır," sözünün doğruluğu gibi.

Eğitim, ilk yaşlarından başlayarak çocukları hem bir üst eğitim düzeyine yetiştirmeli hem de doğrudan hayata hazırlamalıdır. Yalnızca ticarethane mantığıyla açılan ve yürütülen okul ve dershanelerden kaçınmalı, eğitim niteliği bugünün yaşayan ve yakın gelecek zamanın hayata geçmesi muhtemel teknolojiler ışığında yapılandırılmalıdır. Mevcut teknolojik tablo ile anaokulu çocuklarından en yaşlı insanlara kadar, geniş bir yapılanmada dünyayı daha yaşanır kılabilecek yeni bilgi, metot, sistem üretilebilinir.