Yüksel Selçuk Türkoğlu:"Tek derdimiz doğruyu söyleyip millet adına, millet menfaatine işler yapmak"

İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, Bursa’dan Haber Var’ın sorularını yanıtladı.

Haber Giriş Tarihi: 18.09.2024 18:24
Haber Güncellenme Tarihi: 18.09.2024 18:24
www.bursadanhabervar.com

RÖPORTAJ: FATİH AKKUŞ

KAMERA: ÖMER AK

İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, Bursa'dan Haber Var mikrofonlarına gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bursa'nın sevilen milletvekili, Bursa'da yaşanan siyasi değişikliğe, gündeme ve Bursaspor'a dair samimi açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin makro ve mikro ölçekte planlarını da değerlendiren Türkoğlu; " Memleket, vatan topyekûn bir tehlike altında, biz bu durumda oy olarak yüzde üç müydük, beş miydik hesabı yapamayız. Biz vatanımız ile alakalı mücadele edeceğiz. Tek derdimiz doğruyu söyleyip millet adına, millet menfaatine işler yapmak" dedi.

Vekilim ilk olarak gündemin sıcak sorularından birini sormak istiyorum. Malumunuz Gemlik’te ki fabrika meselesi var, bununla alakalı görüşleriniz nelerdir? Bizimle paylaşabilir misiniz?

Bizde o zaman hızlıca bir giriş yapmış olalım. Yalnızca Gemlik’te değil, İznik’te yaşanan çok büyük trajediler var. İznik Gölü ile ilgili ağır tehdit, tehlikeler var. Hal böyleyken cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Albayraklara özel endüstri bölgesi, tırnak içerisinde belirtiyorum, olarak tahsis edilen fabrika yerleri var ve oraya bir mukavva fabrikası kurulacak. İznik Gölü zaten suyunu kaybediyor, yeraltı suyunu kaybediyor, kendisi azalıyor. Tam bir doğa felaketine doğru giderken biranda Gemlik patladı. Gemlik’te ki olay ne? Kimyasal üreten bir firma var. Bu kimyasal üretimi ile alakalı anlaşılacak şekilde söylersek bu proje tamamen körfezin suyunu çok derin bir deşarj ile çok fazla su çekiyor, kullanıyor ve geri bırakıyor. Kullanıp bıraktığı su sıcak su olduğu için tamamen denizin doğanın dengesini bozuyor. Tıpkı İzmit Körfezi, İzmir Körfezi gibi Sakarya’da ki balık ölümleri gibi bir doğa felaketine neden olacağını bütün bilim insanları söylüyor. Siz bu kapasiteyi buna rağmen uyduruk raporlar ile mahkeme kararları, bilirkişi raporlarına rağmen yüzde üç yüz elli artırma yoluna gidiyorsunuz. Gemlik’te de Kent Konseyi önderliğinde bütün Gemlikliler bu doğa katliamına neden olacak, bu kapasite artırımına karşı bir imza kampanyası yapıyorlar. Bizde gittik ona destek olduk. Yani doğayı koruyacağız. Gemlik Körfezi diğerlerine benzemez. İznik Gölünü koruyacağız, dağımızı, ovamızı koruyacağız. Bunu herkesin siyaset üstü bakıp yapması lazım diyoruz. Fakat günümüzde dönen hadise tam anlamıyla şöyle oldu. Rant gündeme geldiği zaman her şey ortadan kalkıyor. Gemlik meselesi böyledir. Fakat asıl büyük tehdit İznik Gölünün yok olma tehlikesidir. Önümüzde Aral Gölü örneği var, otuz yıl önce haritalarda ve uzaydan çekilmiş fotoğraflarda Aral Denizi denirdi büyüklüğünden ötürü. Şimdi var mı orada? Yok, çölleşti gitti. Her gün çekilen azalan bir İznik Gölü ile karşı karşıyayız.

Bursa özelinde en iyi çalışan milletvekillerinden birisiniz. Bursa’nın her sorununu dile getirmeye çalışıyorsunuz. Sporundan, siyasetine, doğasından, esnafına kadar herkese dokunmaya çalışıyorsunuz. Genel anlamda seçimden itibaren Bursa’yı değerlendirecek olursak, Bursa’da bir değişim başladı mı? Sizlerin de gördüğünüz herhangi bir yanlış var mı? Bursa’nın son yüz gününü değerlendirecek olsanız neler söylersiniz?

Öncelikle ben size şunu söyleyeyim, bence değişim son derece faydalı ve yararlı oldu. Hem sayın Bozbey’in hem sayın Erkan Aydın’ın el değiştiren belediyeler ile birlikte, bizim de belediyelerimiz olan Yenişehir’in ve Karacabey belediyelerimizin, değişiklik ile birlikte bir zaman ve opsiyon vermek lazım. Ondan sonra bu değerlendirmeleri somut objektif bir şekilde yapmak lazım. Çok iyi çalışmalar olduğunu biliyorum ama asıl değerlendirmeyi 31 Mart 2025’te yani bir yıllarını doldurduklarında bir değerlendirme yapacağız. Ben değişimin faydalarının şimdiden göründüğünü düşünüyorum. En azından geriye doğru bizim en çok isyan ettiğimiz ağır problemler ile alakalı ciddi çalışmalar olduğunun bilgilerini alıyoruz ve görüyoruz da. Nedir bunlardan bir tanesi ve en önemlisi, biz bunu sürekli takip ediyoruz. Bursa’nın anayasası yok. Bursa’nın anayasası bir bölü yüz binlik çevre düzeni planı. Var mı? Yok. 2020 planı var bu plan 1990’da yapıldı. Üç yüz kez plan delinmiş. Plan artık kullanılamıyor, üzerinden dört yıl geçmiş, beşinci yıla girilecek. 2040 veya 2050 çevre düzen planı yok. Bu plan olmayınca anayasa yok. Anayasa olmayınca şehir, nasıl büyüyecek? Nereye büyüyecek? Şehrin kimliği ne olacak? Sanayi ne kadar olacak? Tarım alanları ne kadar olacak? Konut alanları ne olacak? Bunu yapmıyorlar. Ak Parti iktidarı yapmadı bunu bugüne kadar. Alinur Aktaş yapmadı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapmadı. Asıl yetki Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde ama bunun paydaşları var bakanlık ve il müdürlüğü, akademik odalar, üniversite gibi bunlar ile birlikte bir çalışma olduğunu biliyoruz, duyumlarımız var. Buna bütün siyasetçiler, Bursa’nın temsilcileri milletvekillerinin de katkı koyacağına inanıyoruz. Biz bunu bir an önce yapmalıyız. Şimdiye kadar niye yapılmadı? Bunun bir tane izahı var. Burada bir rant bölüşümü var. İnsanlar bu planlamayı yapacak ama yeterince güç grupları, yeterince arsa, arazi kapatamadılar herhalde. Şehrin nereye doğru yürüyeceği ile alakalı, hangi bölgelerin ne olacağı ile alakalı rant paylaşımı bitmedi diye düşünürüm ben. Ben böyle bakarım hadiseye, iyi niyetli değil bu işler. Bir an önce böyle bir çalışma olduğunu duydum. Mutlu oldum. Bunun hızlı bir şekilde bitmesi lazım. En kötü plan bile plansızlıktan iyidir. Bu bir tabii ki.

İki, devasa sorunlar ondan sonra devam ediyor. Trafik, hava kirliliği, çevre kirliliği başta olmak üzere, Nilüfer Deresi’nden tutun, çarpık kentleşme hala devam ediyor. İşte bu kentsel dönüşümün tam anlamıyla bir rantsal dönüşüme dönüşmesi, şehrin aslında değişmesi gereken çarpık kentleşmiş, artık insanların yaşamasının zor olduğu, trafiğin giremediği, çıkamadığı, sosyal donatı alanlarının olmadığı. Depreme dayanıksız yerlerde kentsel dönüşüm olduğuna şahit oldunuz mu? Ağırlıklı olarak olmadık. Nerede oldu kentsel dönüşüm? Rantın en yüksek olduğu yerde. Sekiz katlı binayı yıkıp, yirmi katlı, on beş katlı, on yedi katlı bina koyarak yaşanmaz hale gelen trafiğin çekilmez hale geldiği nefes alamadığımız rantı yüksek dönüşümler oldu. Halen de oluyor. Cesur karar almak lazım. Cesur karar alın diye biz Bursa Milletvekilleri olarak diyoruz, yeni seçilen belediye başkanlarına söyledik. Şadi Beye de söyledik, Erkan Beye de söyledik. Şadi Beyin gerçekten düzgün bir duruşu var. Bursa’yı koruyalım, şehri koruyalım. Siz rant gruplarına karşı mücadele ederken bizde yanınızda duralım dedik.

Sonra Bursa’nın büyük yatırımları ile alakalı hiçbir gelişme yok. Bursa sahipsiz. Bursa’nın Ankara’da lobisi yok. Olsaydı, biz 2016’da hızlı trene binip iki saat on dakikada Ankara’ya gidecektik. Yıl oldu 2024, nerede tren? Bugün istisnasız bütün ödeneklerini, parasını verseniz yine lazım üç yıl en az. Nasıl olacak bu iş? Yüksek hızlı trenken, YST yüksek standartlı, yük de taşıyabilen başka bir formata dönüştürüldü. Yani iki saat on dakikada gidemeyeceğiz. Tamam vaz geçtik üç saatte gidelim ama gidelim. Şu an Bursa bütün Türkiye’de Ankara’ya en uzak şehir. Bakın Muş daha yakın Ankara’ya, Trabzon daha yakın, Rize daha yakın. Bursa en uzak, niye? Çok az kullanılan, âtıl bir havaalanı yapıldı Yenişehir’e. Bursalılar kesinlikle kullanmıyor, Sabiha Gökçen’e gidiyorlar. Sabiha Gökçen üzerinde plan yaptığınızda Ankara’ya en uzak şehrin adıdır Bursa. Yazık günah değil mi? Halbuki Bursa, Türkiye ekonomisine İstanbul’dan sonra ikinci bazen üçüncü en çok katkıyı sunan şehiriz biz. Döviz fazlası veren, ihracat fazlası veren cari açığı kapatan şehrin adıdır Bursa ama yatırım almıyor.  

Şöyle şehir girişleri olabilir mi ya? Dışarıdan ilk defa, hayallerde, masallarda dinlediği, yeşil Bursa, cennet Bursa, şifa kenti Bursa dedikleri Bursa’nın girişine bir geliyor. Herkes sükut-u hayal. Hele İstanbul tarafından geldiyse bir de Doğanbey’i görüyor. Geçerken birde Downtown’ u görüyorlar öbür tarafta. Şehrin böğrüne saplanmış hançerleri. Şehir katledilmiş bari bundan sonrasına dur demek lazım. Şimdi bir büyük tehdit olarak Carrefour’un yeri ile ilgili konu var. Orası alınmış, ne olacak orası? Orayı zaten mevcut hali ile taşınmıyor, şimdi siz oraya yine muadil gökdelenler dikeceksiniz öyle mi? O yüzden şehrin ortak akılla yönetilmesi, bir bölü yüz binlik planların acilen yapılması her alan sorun. Ben muhalefet milletvekiliyim, düşüne biliyor musunuz ben haftada en az on defa ya yoğun bakım ünitesi arıyorum ya servis arıyorum ya da altı ay, yedi ay, sekiz ay sonraya verilmiş randevuları öne çektirmek için tavassut arıyoruz, torpil arıyoruz. Memlekette torpil ile sağlık aranıyor ya. Yoğun bakım ünitesi aranıyor, üniteler yetmediği için ilçelere, çevre illere Bursa hasta gönderiyor. Fakat gelin görün ki bitmeyen bir Ali Osman Sönmez Hastanesi var. Hikayesini bir anlatsam hepimizin oturup ağlaması lazım. Böyle bir kabiliyetsizlik, böyle bir beceriksizlik. Sayın cunhurbaşkanı seçimden önce buraya geldiğinde meydanda demedi mi? 1 Haziran’da hasta almaya başlayacak. Ne oldu? Ya sayın cumhurbaşkanını kandırdılar ya da sayın cumhurbaşkanı topyekûn bizi kandırdı. Altından fay hattı geçiyor, yeri yanlış her şeyi yanlış ama hepsinden artık vazgeçtik. Bitmiş bir bina var. Bursa sağlığı kriz içerisinde, insanlar kaç kilometre Şehir Hastanesi zulmüne katlanmak zorunda. Açın kardeşim burayı, açmıyorsunuz. Bitirin, bitirmiyorsunuz. Bitirecek adama gerekli desteği sağlamıyorsunuz. Şimdi en az iki yıl belki daha fazla sürecek, bilmem kaç milyara mal olacak, yeniden bitirme ihalesi yapacaksınız. Ben o zaman şu soruyu soruyorum. Şehir Hastanesi biliyorsunuz bizim yani devletin değil, kiralık, Belçikalı veya İngiliz bir yabancı yatırımcı aldı. Acaba Şehir Hastanesi’nin garantili hastaları azalmasın diye mi bu oyunu yaptınız, açmıyorsunuz hastaneyi. Çünkü burası 1315 yataklı, Şehir Hastanesi’ de 1300 yataklı. Tam bir şehir hastanesi büyüklüğünde ve devletin. Yani ezcümle ve özetle, yönetilemeyen, sahipsiz bir Bursa var.

Bakın, artık duyulduğu için söylemekte bir mahsur yok. Biz geçen yirmi Bursa milletvekilini, bütün partilerin, sayın Bozbey, bir davetle bir toplantıda buluşalım Bursa’yı konuşalım dedi. Bende çok heyecanlandım. Çok iyi olur çünkü ben milletvekili seçildiğim günden beri. Bursa’da iktidar muhalefet bizi hiçbir araya getirmediler. İktidar da hiç böyle bir davette bulunmadı. Bizim çağrılarımıza da cevap vermedi. Bari Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımızın çağrısı ile toplanalım. Gitmek lazım, ne oldu? İptal oldu. Niye iptal oldu? Ak Parti ve MHP’li milletvekilleri katılmıyor. Konu Bursa kardeşim. Niye katılmıyorsun? Şehrin seçilmiş belediye başkanı seni davet ediyor. Bu konularda Bursa’da çok ağır bir sahipsizlik, çok ağır bir lobi eksikliği ve birliktelik bir ruh birlikteliği eksikliği var. En son morallerimizi düzelten ve umutlarımızı yeşerten tek hadise, Bursaspor mevzuunda şehrin birlikteliği ve Bursaspor ile alakalı bu iyi gelişmeler, güzel gelişmeler. Şehir adına yeniden, Bursa’yı yeniden bir arada tutacak çimento anlamında bir umudumuzu o yeşertti.

Maçta da çok güzel bir fotoğraf verdiniz. Hiçbir parti ayırmaksızın maçta önce el ele kol kola bir fotoğraf verdiniz. Aslında onu da sizden duymak isteriz bütün Bursa o anı alkışladı. Neler söylemek istersiniz?

Ben tabii bugün değil, rekor kırılan 41 bin 300 seyircinin geldiği gün değil, geçen sene de ondan önceki sene de ben sürekli Bursaspor’un maçlarını takip etmeye çalışan bir Bursasporluyum. Bu en son yönetim ile birlikte başlayan kampanyalara, iyi kötü destek olan kulüp bizden ne istediyse imkanlarımız ölçüsünde yerine getiren ve başkanının kim olduğuna bakmadan yanında duran bir siyasi parti ve bir milletvekiliyim ben. Çünkü Bursa’nın marka değeridir Bursaspor, bu büyük bir kayıptır. Bursaspor’un bugün burada olması büyük bir kayıptır. Fakat zararın neresinden dönülürse kardır. Güzel bir oluşum olmuş iktidarı muhalefeti bir arada bizde destekliyoruz, iyi de gidiyor. Tahta açıldı transferler yapıldı. Maçlar iyi gidiyor. Bir birlik beraberlik ruhu yakalandı. O günde maça gittik sayın Faruk Çelik Bakanımız oradaydı. Ak Parti milletvekilimiz Refik Özen Bey oradaydı, Yıldırım Belediye Başkanımız, Sayın Bozbey oradaydı. Ben oradaydım, Yenişehir Belediye Başkanımız oradaydı. Bursa valimiz orada güzel bir coşkuyla bir birlik beraberlik fotoğrafı verdik. Bence çok güzeldi anlamlıydı. Konu Bursaspor olunca bu birlikteliği sadece siyasiler değil, sivil toplum kuruluşları, Bursa Ticaret Sanayi Odası, Akademik Odalar, herkes göstermeli ama orada da anladığım kadarıyla oradan rahatsız olanlar da olmuş. Efkan Ala neredeydi? Sayın Mustafa Varank neredeydi? Yani bunlar dururken sayın bakanımız her ne kadar Artvin milletvekili de olsa Bursa için kıymetli bir isim, geldi ve bu konuda bir öncülük etti. Bu da Bursa adına bir kazanım.

Siyasete dönecek olursak İYİ Parti’de durumlar nasıl gidiyor? Müsavat Dervişoğlu tamamen teşkilatlara vakıf mı?

Teşkilat ve parti içi anlamında samimiyet ile söylüyorum, hiçbir sorun yok. İşler iyi gidecek inşallah fakat şuandaki durumumuzdan memnun ve mutlu değiliz. Çünkü biz ağır bir seçim yenilgisi aldık. Yerel seçimlerde bir tercihte bulunduk. Genel idare kurulunun kararıyla ve bu tercih ile birlikte kazanan, kazandıran veya yerel iktidarın ortağı olabilecekken, oyumuzu artırabilecekken milletin bize verdiği mesajı tam okuyamadığımızı düşünüyorum. Parti yönetimi olarak. Tercihimizden dolayı azalan, küçülen bir parti pozisyonuna geldik. Fakat bunu atlattık, bunun üzerine bir genel başkan değişikliğimiz oldu. Sayın kurucu genel başkanımız millete vermiş olduğu, buradan çıkan sonuç eğer istenilen gibi olmazsa ben gereğini yaparım dedi ve ilkeli bir tutum göstererek aday olmadı. Biz üç adaylı bir kongreye gittik. Bu kongrede üçüncü turda yani at başı bir yarış neticesinde kurucularımızdan, İzmir milletvekilimiz bizim grup başkanvekilimiz sayın Müsavat Dervişoğlu genel başkanımız oldu. Teşkilat bunu çok ciddi manada benimsedi. O iyi bir teşkilatçıdır. Parti içinde hiçbir sorunumuz yok ama takdir edersiniz ki şöyle bir sıkıntı var. Yedinci yılımızdayız, parti olarak bu yedi yıl içerisinde iki genel seçim, iki yerel seçim ve beş tane kongre yaşadık ve iktidar yalnızca kendisi ile değil, dışarıdaki bütün siyasi partilerle de içiyle de dışıyla da elini sokup karıştıran bir yapıya sahip. O nedenle bunlarla mücadele ediyoruz. Şu an iyi bir noktadayız. Kurucu değerlerimiz ve kurulma ilkelerimiz ile birlikte, saraya, saray yönetimine, bu ucube sisteme, ülkenin gelmiş olduğu bu kötü noktalara isyan durumunda İYİ Parti 2017’de ki aynı noktada. Kurumsal duruşumuz ile ilgili hiçbir sorun yok, derleyip topluyoruz. Ekimden sonra meclis açıldıktan sonra muhtemelen 27 Ekim’de kuruluş yıldönümümüzde çok görkemli bir Ankara’da bir programımız olacak. Orada konuşmalarımız olacak. Millet adına siyasete devam edeceğiz. Bizim siyaset yapmamızdaki ana motivasyon kaynağımız oy oranları değil, en önemli motivasyon kaynağımız bir durduğumuz nokta, haklılığımız, ilkelerimiz. Siz millete, tarihe olan sorumluluğunuzu yerine getirirsiniz. Bu bazen sizi yüzde yirmi yapar, bazen yüzde dört yapar, bazen yüzde elli yapar. Bu o dönemki şartlara ve takdire bağlıdır.  Mesele doğruyu söyleyip millet adına, millet menfaatine işler yapmaktır. Bu ucube sitem bizi uçuruma götürdü. Gelinen noktada artık hayasızlık almış başını gitmiş. Milletin gözünün içine bakıp ahmak diye diye anayasanın temel maddelerinin değiştirilmesinden bahsediliyor. Ülke büyük sıkıntılara gebe. Bütün dünyada hiçbir ülkede görülmeyen nüfusun yüzde onundan fazla sessiz işgalci var. On milyonun üzerinde Suriyeli, Afgan sığınmacı var. Demografik yapımız ileriye doğru ağır bir tehdit ve tehlike altında. Sayın Fahrettin Koca’ya verdiğimiz soru önergesine gelen cevaptan öğrendik ki her yıl hastanelerimizde 764 bin Suriyeli bebek dünyaya geliyor. Onların 5.3 bizim 1.4 doğum oranımız var. On yıl sonra ne olacağını anlamak için siyasetçi ve alim olmaya gerek var mı? Memleket, vatan topyekûn bir tehlike altında biz bu durumda yüzde üç müydük, beş miydik hesabı yapamayız. Biz vatanımız ile alakalı mücadele edeceğiz. Ülke soyuluyor, ekonomik anlamda iflasın eşiğindeyiz, sosyal politikalar iflas etmiş, dış politika gümlemiş, aciz bir sistem var.

İlk defa Türk emeklisi tarihin en yoksul durumuna düştü. İlk defa çalışanlar açlık sınırının misliyle altında maaşlar ile çalışıyorlar ya. 22.500 lira açlık sınırı, 17 bin lira asgari ücret. Şimdi bunların sebebi kim, biz miyiz?  Biz şu an otuz milletvekili olan bir grubuz ve mücadele ediyoruz. Fakat öyle bir algı operasyonları oluyor ki gece boyu gerçek gündem konuşulmuyor, onun yerine İYİ Parti’de hangi vekil istifa etti? GİK üyesi ne dedi? Bunları günlerce, aylarca bunlar konuşuldu. Operasyon yapılıyor. Ben bizden istifa eden milletvekillerine bakıyorum gerekçelerine, defalarca okuyorum bir gerekçe bulamıyorum. Birlikte mesaimiz olan insanlar bunlar. Ben bunu şöyle yorumluyorum aslında benim İYİ Parti ile bir duruş olarak sorunum yok, ama bana tarihi bir fırsat geldi bunu kaçıramazdım diyor. Ben öyle okurum bunu kusura bakmayacaklar. İyi zamanda herkes var bugün diyelim parti sıkıntıda neredesin kardeşim. Yoksun. E canın sağ olsun. Mevzu bahis vatansa, milletse, insanımızsa mücadele alanı için pırıl pırıl İyi Parti var kardeşim geri dönmek isteyene de kapımız sonuna kadar açık. İYİ Parti baş kaldırıyormuş evet baş kaldırıyor kardeşim. Neye baş kaldırıyor? Bizi mahkûm eden bu ucube sisteme, yokluğa yoksulluğa baş kaldırıyoruz. Çiftçinin ölmesine, işçinin perişan olmasına, emeklinin utancından dışarı çıkamaz hale gelmesine biz isyan ediyoruz. Mevzunun özü budur.

Son olarak siyasetten biraz uzaklaşarak Bursaspor taraftarına bir mesaj istiyoruz sizden, bir mesajınız var mı?

Şöyle söylemek lazım, bir takımın büyüklüğü oynadığı lig ile değil, ruhuyla alakalıdır. Ruhu bakımından Bursaspor takımı ve taraftarı Türkiye’nin en büyük takımıdır. Bunu da göstermiştir. Bu ruhu bu birlikteliği bu enerjiyi tekrar Süper Lig’de hak ettiğimiz yere gelinceye kadar bırakmayacağız, sahip çıkacağız ve inşallah Bursaspor’u hak ettiği yere getireceğiz. Bizde siyasiler olarak bir Bursasporlu bu şehrin bir evladı olarak üzerimize düşen her şeyi yapacağız.