Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla 81 ilde eş zamanlı basın açıklaması gerçekleştirdi. Bursa’da Kent Meydanı’nında gerçekleştirilen basın açıklamasına Milletvekili Hasan Öztürk, İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, İl Kadın Kolları Başkanı Aysel Okumuş, İlçe Kadın Kolları Başkanları, İl Yöneticileri, İl ve İlçe Kadın Kolları Yöneticileri katıldı.
İl Kadın Kolları Başkanı Aysel Okumuş yaptığı açıklamada, “Bütün kadınlar emekçidir. İster ev kadını olsun, ister fabrikada elleri nasır tutan bir işçi ya da binlerce kişiye istihdam yaratan bir iş kadını. Tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun” dedi. Okumuş, açıklamasında 8 Mart’ın mücadeleyi büyütme ve umudu örgütleme günü olduğunu ifade ederek şunları söyledi:“167 yıl önce takvimler 8 Mart’ı gösterdiğinde; tarihin akışı değişti. New York’ta 40 bin dokuma işçisi kadın, “eşit işe eşit ücret” ve “insanca çalışma koşulları” talebiyle bir grev başlattı. İşverenin fabrikayı direnen kadınların üzerine kilitlemesinin ardından çıkan yangında 129 kız kardeşimiz yaşamdan koparıldı. Bu vahşetin ardından kadınlar, dünyanın dört bir yanında örgütlendi. Canlarıyla bedel ödeyen işçi kadınların mücadelesini yaşatmak, bir görevdi.
Verilen mücadeleler neticesinde, 1910 yılında Kopenhag’da düzenlenen İkinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda, Clara Zetkin’in önerisiyle, 8 Mart’ın kadınların uluslararası mücadele günü olarak kutlanması karara bağlandı. Böylece 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan edildi. Bugün, dünyanın dört bir yanındaki kız kardeşlerimizle dayanışmayı büyütüyor ve haklarımıza daha güçlü sahip çıkıyoruz”
“ÜÇ HAYATİ SORUNUMUZ VAR”
Cumhuriyet Halk Partili kadınlar olarak eşit bir Türkiye inşası için mücadele ettiklerini ifade eden Okumuş, “Bu mücadeleyi Türkiye kadın hareketiyle ve eşitlikçi erkeklerle birlikte büyütüyoruz. Üç hayati sorunumuz var: kadına yönelik şiddet, yoksulluk, temsilde ve hizmetlere erişimde adaletsizlik. Ne yazık ki ülkemizde kadına yönelik şiddet katlanarak artıyor. Daha geçtiğimiz günlerde bir günde 8 kız kardeşimiz katledildi. Kadınlar, en güvenli olması gereken yerlerde; evlerinde şiddet görüyor ya da öldürülüyor.
İktidar ise kadına yönelik şiddeti tolere edilebilir buluyor, kadın cinayetlerine sadece “sayı” olarak bakıyor. Kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’ni bir gece yarısı ansızın hukuksuzca feshediyor. Kadın katillerinin sırtını sıvazlayanlar, şimdi de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’u budamak istiyor” dedi.
İktidarın yeni hedefinde eşit yurttaşlık hakkının ve laikliğin güvencesi olan Medeni Kanun’un olduğunu belirten Okumuş, “Laikliğe savaş açanlar karşılarında dağ gibi duran kadınları bulurlar. Haklarımızı bir torba yasaya doldurup, çöpe atma hayali kuranlara sesleniyoruz: Haddinizi bilin” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hayati öneme sahip bir diğer sorunumuz da kadın yoksulluğu ve kadınların istihdam dışına itilmesidir. Kadın istihdamına yönelik veriler, bir utanç tablosunu açıkça ortaya koymaktadır. Ülkemizin nüfusunun yarıdan biraz fazlası kadın ama her beş kadından sadece biri kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alıyor. Yaklaşık 4,5 milyon kadın çalışmak istiyor ama iş bulamıyor. Genç kadın işsizliği oranı ise yüzde 51. Kadınların yüzde 61,4’ü asgari ücretin altında veya asgari ücretin yüzde 20 üzerinde ücret alıyor. Kadınların yüzde 41’i ise asgari ücret dahi alamıyor.
Kadınların yarısı iş hayatına katılamama nedeni olarak üzerlerindeki bakım yükünü gösteriyor.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin verilerine göre, kadın işçilerde sendikalaşma oranı sadece binde 1.
Bu tablo, kadını geleneksel roller içine hapseden ve anneliği en büyük kariyer olarak tarifleyen iktidarın eseridir.
Yaşadığımız bütün sorunların temelinde “ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen zihniyet var. Bu nedenle kadınların adalete, eğitime ve sağlığa erişimi çok sınırlı hale geldi. Deprem bölgesindeki kız kardeşlerimiz için yaşam koşulları çok daha ağır ve zorlayıcı.
“BU SEÇİM İKTİDARIN EŞİTSİZLİĞİ DERİNLEŞTİREN POLİTİKALARINA YANIT OLACAK”
Önümüzde bir yerel seçim var. Bu seçim iktidarın eşitsizliği derinleştiren politikalarına karşı bir yanıt olacak. Bu nedenle hepimiz var gücümüzle çalışmalı, örgütlü gücümüzle gerici kuşatmaya meydan bırakmamalıyız.
Bu seçimde, partimiz 1.149 seçim çevresinde aday belirledi. Bu adayların 108’i kadınlardan oluşuyor. 27 kadın adayımız CHP’li belediyeler tarafından yönetilmekte olan seçim bölgesinde saha çalışmalarını sürdürüyor. 5 büyükşehirde, 6 ilde kadın adaylarımız yarışacak. Partimizin belirlediği tüm kadın adaylarımızın seçilmesi durumunda nüfusumuzun yaklaşık 15 milyonu; yani yüzde 18’i kadınlar tarafından yönetiliyor olacak.
Sadece belediye başkanlıklarında değil, muhtarlıklarda, belediye meclisi üyeliklerinde ve il genel meclisinde de kadın temsili artacak.
Tüm Cumhuriyet Halk Partili belediyeler sayesinde kadını özgürleştiren, güçlendiren, eşitlikçi, katılımcı, halkçı ve sosyal demokrat politikaları hayata geçireceğiz.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde tüm belediye başkan adaylarımız “Yerel Yönetimlerde Eşitlik Politika Belgesi” imzalıyor ve seçildiğinde belediyeyi şöyle yöneteceğine söz veriyor.
1.Kadın-erkek eşitliğinin temel bir insan hakkı olduğunu kabul eder. Toplumun tüm kesimlerinin belediye hizmetlerinden eşit yararlanmasını ilke edinir.
2.Politikalarını, projelerini ve bütçesini, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı olarak oluşturur. Kadın ve erkeklerin, karar alma süreçlerine dengeli katılımlarını sağlamayı demokrasinin temeli olarak kabul eder.
3- Hizmetlerin planlanması, uygulanması ve yürütülmesinde katılımcı bir anlayışı esas alır. Bu amaçla meslek kuruluşları, demokratik kitle örgütleri ve üniversiteler ile işbirliği içinde çalışır.
4- Yerel Eşitlik Eylem Planı hazırlamayı, yaşama geçirmeyi, veri toplamayı ve bunların sonuçlarını raporlamayı kabul eder.
5-Belediye çalışanlarına farkındalık ve bilinçlendirme amaçlı toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri verir. Bu eğitimler çalışma süresinden sayılır.
6-Belediye çalışanlarının istihdamında yüzde 50 cinsiyet kotasını hedefler. Kadına ve çocuğa yönelik şiddet suçu işledikleri kesin hükümle sabit olanlar işe kabul edilmezler. Görevde iken anılan suçları işleyenler, açılan idari ve adli soruşturma süresince görevden uzak tutulur.
7- Her türlü ayrımcılığın ve şiddetin karşısında durur. Kadına yönelik şiddetle mücadelede 6284 No’lu Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi’ne Dair Kanun ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi doğrultusunda hareket eder.
8-.Kadınlar, çocuklar, engelliler, yoksullar gibi kırılgan grupların kent hizmetlerine erişimini kolaylaştırır. Eğitimde, sağlıkta, istihdamda, sosyal yaşamda önlerine çıkan engelleri kaldırmayı hedefler.
9- 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinliklerine katılmak isteyen kadın çalışanlara idari izin verilir.
“31 MART’TA İKTİDARA DUR DİYELİM”
Bizler attığımız her adımla, eşitliği ve umudu örgütlüyoruz. Buradan tüm kadınlara ve demokrasiyi savunan erkeklere sesleniyoruz:
Eşitlik, özgürlük, kardeşlik, haklarımıza sahip çıkmak, yoksulluğu bitirmek, işsizliğe son vermek, şiddeti durdurmak, İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koymak, kadın hakları, çocuk hakları, çevre hakları ve hayvan hakları, emeklilerimizin üç kuruşa muhtaç yaşamaması, engelli yurttaşlarımızın önündeki engellerin kaldırılması, laik, demokratik ve özgür bir Türkiye için, gelin; 31 Mart’ta iktidara dur diyelim. Bu düzenin böyle devam etmeyeceğini gösterelim. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz kutlu olsun.”
Yorumlar