Trafik, bir şehrin damarları gibidir. Damarlar düzgün çalışmazsa nasıl insan bedeni yorulursa, şehrin de ritmi bozulur, enerjisi düşer, insanı da araçları da tüketir. Günümüz şehirlerinin en büyük problemlerinden biri, aslında farkında olmadan her gün yaşadığımız bir israftır:
Sensörsüz trafik ışıkları
Her sürücü bilir; bazen ıssız bir kavşakta, karşı yönde tek bir araç dahi yokken kırmızı ışıkta dakikalarca beklersiniz. Ne akan bir trafik vardır, ne geçmesi gereken bir araç… Sadece “zamanı sabitlenmiş” bir lamba vardır.
İşte o anda boşa giden sadece zaman değildir:
• Boşa yanan yakıt,
• Gereksiz dur-kalk nedeniyle artan motor ve şanzıman yıpranması,
• Sürücünün sinir katsayısında yükselen grafik,
• Ve hepsinden önemlisi: milli servetin sessizce erimesi…
Bugün bir şehirde yüzlerce, büyük şehirlerde binlerce trafik ışığı var. Bu lambaların her biri, sensörle değil de sabit zamanlayıcıyla yönetildiğinde;
her gün on binlerce litre yakıt,
yüzbinlerce dakika,
tonlarca karbon salımı,
milyonlarca liralık mekanik ömür tüketimi boşa gidiyor.
Bu sadece trafik sorunu değil, planlama ve ekonomi sorunudur.
Sensörlü Sistem Neden Şart?
Dünya artık akıllı şehirlerden, dijital altyapıdan, enerji verimliliğinden söz ediyor. Biz hâlâ boş kavşakta kırmızı ışık bekleyen sürücüleri konuşuyoruz.
Sensörlü trafik lambaları:
• Araç yoğunluğunu anlık olarak algılar,
• Boş yöne gereksiz yeşil süre vermez,
• Bekleyen araca hızlı geçiş sağlar,
• Trafik akışını %15–40 arasında hızlandırır,
• Yakıt tüketimini ciddi oranlarda azaltır,
• Gereksiz öfke, stres ve zaman kaybını engeller.
Bunun adı bir lüks değil, aklın ve ekonominin gereğidir.
Milli Servet Böyle Mi Korunur?
Bir ülkede insanlar karşı yönde araç yokken kırmızı ışıkta bekliyorsa;
sadece sabrı değil, ülkenin enerjisi ve ekonomisi de tüketiliyor demektir.
Motor dur-kalk yaptıkça yıpranır,
fren balataları erken biter,
yakıt tüketimi artar,
sürücünün psikolojisi bozulur,
şehrin akışı yavaşlar.
Bu kayıpların toplamı, yalnızca trafikte değil; üretimde, işte, hayatta zincirleme etki oluşturur.
Çözüm Basit, Sonuç Büyük
Bugün teknoloji ucuzladı, sistemler hazır, altyapı uygulanabilir durumda.
Gereken tek şey, karar vericilerin meseleyi bir “trafik sorunu” değil, ülkenin verimlilik meselesi olarak görmesi.
Çünkü unutmayalım:
Boş kavşakta kırmızı ışıkta bekleyen her araç;
hızla akması gereken bir ülkenin yavaşlatılmış halidir.
Sensörlü trafik yönetimi artık bir zorunluluktur.
Hem şehir için, hem sürücü için, hem ekonomi için, hem de milli servet için…










Yorumlar