“Ölümsüz aşk istiyorsan, ölümsüze âşık ol. Aşk nasip işidir, hesap işi değil. Aşk adayıştır, arayış değil. Sen adanmış ve yanmışsan bu uğurda, aşk sana uzak değil!”

Ömrünü ilahi aşka adamış, ölümünü düğün diye,vuslat diye beklemiş evrensel bir sevgi timsalidir Hz.Mevlana. Gönüllere giren, adı hoşgörünün eş anlamlısı kabul edilen bir büyük velî.

Her yıl olduğu gibi vuslatının 751. yılında, bir kez daha törenlerle anıldı.

Mevlana hep çok sevilen ve sayılan bir İslam alimi idi. Fakat bugün tanıdığımız kimliğine bürünmesini sağlayan,hayatını şu üç kelime ile özetlemesine vesile olan "Hamdım,piştim,yandım" yani hamlıktan yanmaya giden yolda ışığı olan kişi Tebrizli Şems’dir. Onu tanıdığı gün değişen hayatı, bir daha asla eskisi gibi olmamış.

Mevlana’ya göre gerçek aşkın anlamı; Allah’a duyulan ilâhî aşk’tır; O’nu sevgili olarak anması da bu yüzdendir. O’na göre Allah’a ulaşmak için gerekli olan en önemli şey aşk’tır.   Bu ilahi aşktan aldığı feyizle Hz.Mevlana’nın sevgisi evrenseldir. Kâinata tevhid gözüyle bakıp din,dil,ırk ayrımı yapmadan tüm insanları kucaklamıştır. 
"Leyla’yı seven mecnun, benzemez elbet bana;
Ben âşığım a dostlar leyla’yı yaradana" diyerek her fırsatta ilahi aşkı ön plana çıkarmıştır.

Kadına büyük önem vermiş, kadın ve erkeğin eşit olduğunu savunmuş ,önemli olan "Ruh temizliğidir" demiştir. 
"Yoktur canın erkekle dişiyle işi,
Aczini bilmiştir de ermiştir kişi" sözü bunu ifade eder.

Ölümü üzüntü değil sevinç olarak görmüş hep; Allah’a kavuşacağı günü hasretle bekleyip bu bekleyişi eserlerine yansıtmış. Şiirlerini okuyanların hasret ve vuslat vurgusunu farketmemesi mümkün değil.
İşte bu yüzden onun ölüm yıldönümü, bir yas günü olarak görülmüyor, kutlama törenleriyle yad ediliyor. Anısına düzenlenen “Şeb-i Arus” törenleri de “düğün gecesi” anlamına geliyor.

"Ölüm günümde tabutum götürülürken, bende, bu dünyanın derdi, gamı var, dünyadan ayrıldığıma üzülüyorum sanma, bu çeşit şüpheye düşme! Sakın öldüğüm için bana ağlama: “Yazık oldu, yazık oldu” deme! … Cenazemi görünce: “Ayrılık, ayrılık” deme! O vakit benim ayrılık vaktim değil, “ buluşma, kavuşma” vaktimdir.!" der Hz Mevlana.

Şeb-i Arûs Törenleri, Mevlâna, Mevlevîlik ve Mevlâna’nın eserleri, hayatı ve şahsiyeti
hakkında dikkat çekmeye ve onu tanımaya vesile oluyor. Özellikle Avrupalılar ondan etkilenip müslüman oluyor.Bu gün Avrupa da Kur’an’dan sonra en çok satılan islamî kitap "Mesnevî" haline gelmiştir.

MEVLANANIN MEŞHUR 7 ÖĞÜDÜNE NE KADAR ÇOK İHTİYACIMIZ VAR
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
Hoşgörülükte deniz gibi ol.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

Hazret-i Mevlânâ’nın;
“Yaşadığım müddetçe ben Kur’ân’ın kölesiyim! Ben Hz Muhammed ’in  yolunun toprağıyım, tozuyum...”  şeklinde ki bütün hayatını kısaca nasıl tarif ettiğini de görüyoruz.

Aşk eri Mevlânâ’nın bir mısrası ile sözlerime son veriyorum.
"İster taş gibi ol,ister ol mermer gibi,
Gir erenler sohbetine ,ol cevher gibi"