DOLAR 36,5437 EURO 39,6770 STERLİN 47,2754 GRAM ALTIN 3.412,28 BIST 100 10.486,38 BITCOIN $83.148
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo Arama
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101

HABERLER

Türkiye, Suriye, Irak, Ürdün ve Lübnan DEAŞ'a yönelik müşterek operasyon ve mekanizması kuracak

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye, Irak, Ürdün ve Lübnan dışişleri bakanları ile yaptığı ortak basın toplantısında, "Bölge ülkeleri olarak özellikle DEAŞ'a yönelik müşterek bir operasyon ve istihbarat mekanizmasının kurulması yönünde karar aldık" dedi.

Giriş: 09.03.2025 21:26 | Güncelleme:
Paylaş
Türkiye, Suriye, Irak, Ürdün ve Lübnan DEAŞ'a yönelik müşterek operasyon ve mekanizması kuracak

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ürdün'de terörizm, uyuşturucu ve silah kaçakçılığıyla mücadeleyi görüşmek üzere düzenlenen Beşli Güvenlik Zirvesi'nin ardından Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Ayman Safadi ve Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci ile ortak basın toplantısı düzenledi. Bölge liderleriyle tarihi bir toplantı gerçekleştirdiklerini vurgulayan Fidan, "Suriye'ye komşu dört bölge ülkesi olarak, Suriye dahil beş ülke olarak bugün bölgemizdeki bazı kronik sorunları nasıl çözeriz, onun arayışı içinde olduk. Bu formatı açıkçası hayata geçirmek için bir süredir görüşmelerimiz devam ediyordu. 3+3 formatında değerli Ürdünlü kardeşimizle yaptığımız toplantıda, sonra Irak'la yaptığımız toplantılarda, sonra Suriyeli kardeşlerimizle yaptığımız toplantılarda hep böyle bir platformun ihtiyacını gündeme getirdik. Bölge ülkeleri olarak bölgenin sorununa hep beraber sahip çıkma, çözme yolunda bir irademizin, inisiyatifimizin olması gerekiyor. Yoksa bölgedeki sorunlar, küresel sorunlara dönüşüyor ve küresel diğer aktörlerin bölgemize müdahale etmesine yol açıyor ve bu müdahale neticesinde çözümden daha çok problemle karşılaşıyoruz. Onun için bölge ülkeleri kendi sorumluluklarını üstlenmeli ve gereğini yapmalı. Bu ruhla bir araya geldik" dedi.

"Bütün kardeşlerimizin provokasyonlardan uzak durması önemli"

Başta terörle mücadele olmak üzere Suriye'nin istikrarı ile ilgili konuları masaya yatırdıklarını vurgulayan Fidan, "Bölgesel birtakım terör faaliyetlerini gündeme getirdik. Bu amaçla Suriye'de yeni kurulan hükümete her yönüyle yardımcı olmak, istikrar için bütün faaliyetleri destekleme konusunda tabii ki kararlılığımız var. Diğer taraftan Suriye hükümetinin hiçbir provokasyona gelmeden haftalardır sürdürdüğü politikanın son günlerde bir provokasyonla rayından çıkarılmaya çalışıldığını görüyoruz. Burada tabii ki Suriye'de bulunan gerek Alevi, gerek Hristiyan, gerek Dürzi, gerek Nusayri bütün kardeşlerimizin bu provokasyonlardan uzak durması önemli. Burada bölge ülkeleri olarak istikrarı bozucu hiçbir inisiyatifi desteklemiyoruz. Sivil halkın canının, malının, kültürel haklarının da kutsal olduğunu her platformda savunuyoruz" dedi.

DEAŞ'a karşı ortak operasyon ve istihbarat mekanizması kurulacak

Fidan, "Bugün yaptığımız görüşmeler neticesinde özellikle somut olarak neler yapabiliriz, onun üzerinde durduk. Bunların başında bölge ülkeleri olarak özellikle DEAŞ'a yönelik müşterek bir operasyon ve istihbarat mekanizmasının kurulması yönünde karar aldık. Arkadaşlarımız bu konuda çalışacaklar detayları somutlaştırmak için" dedi.

İsrail ve terör örgütü YPG/PKK meselelerine de değinen Fidan, "Diğer taraftan İsrail'in bölgedeki yayılmacı politikalarına karşı hep beraber ortak duruşumuzu nihai bildirgeye de yansıtıyoruz. Bu da bizim için fevkalade önemli. Irak, Suriye ve Türkiye için ortak düşman olan PKK'nın da bölgeden silinmesi, silahlı terör faaliyetlerine son vermesi bizim önceliklerimiz arasında yer almakta. Daha önce arkadaşlarımız da ifade ettiler, bundan sonraki toplantıya inşallah Türkiye'de ev sahipliği yapacağız. Özellikle terörle mücadele, DEAŞ'ın bölgede tekrar baş vermemesi ve tamamıyla ortadan kaldırılması için beş ülke olarak kabiliyetlerimizi birleştirip, var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz" dedi.

"Başlangıç olarak müşterek bir harekat merkezi kurulacak"

Basın toplantısında bölge ülkelerinin DEAŞ'a karşı atacakları adımlara ilişkin soru üzerine Fidan, "Özellikle DEAŞ'la mücadele konusunda bölge ülkeleri olarak tam bir kararlılığımız var. Biliyorsunuz, bu terör tehdidinin ortadan kaldırılması için her türlü imkan ve kabiliyetin kullanılması konusunda güçlü bir irade ortaya koymuştu. Türkiye olarak uzun zamandır DEAŞ'a karşı mücadelemizi büyük bir kararlılıkla sürdürmekteyiz. Fakat DEAŞ, bir ülkeye değil birçok ülkeye aynı anda zarar verdiği için, orada faaliyet gösterdiği için, tek bir ülkenin tek başına mücadele ortaya koyması, tehdidi kendisinden uzaklaştırsa da bertaraf etmiyor. Dolayısıyla bölge ülkelerinin bir araya gelerek güçlü bir platform kurması önemliydi. Şimdi bu platformu kurmada ilk adımı atmış olduk. İnşallah bundan sonra bugün iradelerimizi pekiştirdik, somut adımların atıldığını göreceksiniz. Bunun başlangıcı olarak da müşterek bir harekat merkezinin kurulması var" dedi.

Fidan, Suriye'de yaşanan olaylar konusunda bölge dışı aktörlere işaret etti

Suriye'de son günlerde yaşanan olaylara ilişkin Fidan, "Suriye'de yeni kurulan hükümetin aslında hem azınlıklara hem diğer mezheplere yönelik ortaya koyduğu mutedil tavır, uzlaşmacı tavır, bölgede provokasyon bekleyen, karışıklık bekleyen birçok bölge ve bölge dışı aktörün aslında hevesini kursağında bıraktı. Hal böyle olunca provokasyonu kendileri ortaya çıkarma yolunda birtakım adımlar attılar. Bunun neticesinde ortaya çıkan olaylarda şu anda bir yatışma olduğunu görüyoruz. Suriyeli meslektaşlarımızla da konuşuyoruz. Yani bu türden provokasyonlara karşı tabii ki uyanık olmak gerekiyor. Ama uluslararası platformlarda ortaya konulan bazı propagandaların tabii negatif tesiri olduğunu da görmemezlikten gelemeyiz. Burada bu provokasyonların da önünü kesmek gerekiyor" dedi.

"Nasıl DEAŞ Arapları temsil etmiyorsa, PKK da Kürtleri temsil etmiyor"

Türkiye ve Arap ülkelerinin terör örgütü PKK'ya yaklaşımına ilişkin soru üzerine Bakan Fidan, "Nasıl ki DEAŞ Arapları temsil etmiyorsa, PKK da Kürtleri temsil etmiyor. Bu ayrımı çok net bir şekilde yapmamız lazım. Bu birincisi. İkincisi, PKK şu anda Türkiye'de bir metrekare bile toprak kontrol etmiyor, işgal edemiyor. Ama buna mukabil, Suriye'nin üçte birini işgal etmiş durumda. Enerji kaynaklarının başına oturmuş durumda. Irak'ta, Irak Kürdistan'ında 700 köyü işgal etmiş durumda, Sincar'ı işgal etmiş durumda, bazı başka yerleri işgal etmiş durumda. Günün sonunda bu sorun, altını çizmek istediğim husus; sadece benim sorunum, sadece Türkiye'nin sorunu değil. Irak'ın da, Suriye'nin de, hatta İran'da silahlı gruplar var, onların da sorunu. Yani bu bölgesel bir sorun. DEAŞ'ı hangi metodoloji ile hangi anlayışla, nasıl üstüne giderek söylüyorsak, PKK'nın da aynı şekilde yapılması lazım. Biz kendimize bakan kısmını çözdük. Ama Suriye'deki PKK ile mücadeleyi kim yapacak, Irak'taki PKK ile mücadeleyi kim yapacak? Yani Irak'ta silahlı gruplar ortalıkta dolaşırken kim finans getirecek, kim yatırım getirecek? Yani meşru hükümet kuvvetlerini biz ayağa kaldırmaya çalışıyoruz, diğer taraftan bakıyorsunuz Sincar'da başka bir PKK grubu, Irak sınırında, Türkiye sınırında başka bir PKK grubu. Ve bunlar Iraklı ve Suriyeli kardeşlerim burada, onların kendi konuları, bu konuları da tabii ki onlarla biz yakın bir iş birliği içerisinde götürüyoruz, nasıl DEAŞ'ı yapıyorsak" dedi.

"DEAŞ'a karşı iş birliği bir gereklilik"

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ise, DEAŞ'a karşı mücadele için bilgi alışverişinde bulunduklarını ve bu nedenle görüşmelere istihbarat şefleri ve savunma bakanlarının da iştirak ettiğini ifade etti. Hüseyin, "DEAŞ'ın alanı var, gücü var, silahları var. Dolayısıyla DEAŞ'a karşı iş birliği bir gereklilik. Sadece Suriye'nin tek başına yapacağı bir şey değil. Bölgesel olarak ele alınması, uluslararası yardımların da gerektiği bir konu" dedi.

"Suriye hükümeti, toplumsal barışın garantisidir"

Suriye'deki Alevilerin endişelenmemeleri için onlara yönelik nasıl bir açıklama yapılabileceğine ilişkin soru üzerine Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, "Bir şeyin unutulmaması gerekiyor, Suriye halkını öldüren Esad rejimiydi. Suriye halkını öldürdü ve 15 milyon mültecinin yerinden edilmesine sebep oldu ve 150 bin kişinin kaybolmasına sebep oldu. Biz, Suriye'deki tabloyu doğru şekilde okuyacaksak, Suriye'deki yeni yönetimin ilk günden itibaren hoşgörü politikası vardı ve hoşgörülü oldu. Toplumsal barışın sağlanması için adımlar atıldı. Suriye hükümeti, toplumsal barışın garantisidir ve hala bu duruşunu sürdürmektedir. Az önce çıkan karar gayet nettir ki Esad rejimi kalıntılarına asla müsamahakar olunmayacağını, iç istikrarı tehdit eden herhangi bir tehdide karşı müsamahakar olunmayacağını açık bir şekilde göstermektedir. Devletin organları vardır, güvenlik güçleri vardır, istikrarı onlar sağlayacaktır ve hiç kimse bu rolü kendi üstüne alıp, kendince asayişi sağlamaya çalışamaz. Biz tüm Suriye halkının garantisiyiz" dedi.

"DEAŞ kendini yeniden organize etmeye çalışıyor"

Türkiye ve Arap ülkelerinin terör örgütü PKK'ya yaklaşımına ilişkin soru üzerine Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi, "Terör meselesi ve bölgesel iş birliği hepimizin vurguladığı bir husus. Çıkacak sonuç bildirgesinde de ifade edileceği üzere terörün her şekli kınanacaktır. Türkiye'nin güvenine ya da bu ülkelerden herhangi birine karşı oluşturulan tehdit, hepimize karşı bir tehdittir. Çünkü bölge istikrarını tamamen hedef alan bir tehdit olacaktır. Dolayısıyla Türkiye'nin bakışı ve bizim bakışımız arasında bizler terör olarak nitelendiğimiz her şeye karşı olmakta kararlıyız. Terör deyince hepimiz birbirimizi anlıyoruz. Gerek DEAŞ ile ilgili olsun, gerek başkasıyla" dedi.
Safadi, "DEAŞ şu anda kendini yeniden organize etmeye çalışıyor. Suriye'nin şu anki geçici durumundan nemalanmaya çalışıyor. Yeni silahlar elde etti ve yeniden genişlemeye çalışıyor ve bu hepimiz için bir tehlike. Dolayısıyla bugünkü toplantımız DEAŞ terörüne karşı güvenlik anlamında ve askeri anlamda da, fikri anlamda da mücadelemizi sürdüreceğimiz anlamına geliyor" dedi.
Bölge ülkeleri olarak İsrail'in Suriye'deki genişlemeci ve istikrarsızlaştırıcı eylemlerine de karşı olduklarını vurgulayan Safadi, böyle eylemlerin radikalleşmeye katkı sağladığına dikkat çekti.

Yorumlar

×

Haber Arama