Anadolunun düşman işgalinden kurtarılmasının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti ilan etmesiyle Türkiye tarihinde yeni bir sayfa açıldı, ‘Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir’ sözüde devlet yönetiminde yerini aldı.
Atatürk, Türk milletini eğitim ve bilim konusunda çağdaş ülkeler seviyesine çıkarmaya çalışırken spor konusunda da aynı hedefi koymuştur. Bu kapsamda, genç kuşağın spor eğitimine ve sporculuğun sevdirilmesine büyük önem vermiştir. Ulu Önder’in sporu tavsiye etmesinin nedenlerinden biri de sağlıklı yaşama verdiği önemdir. Atatürk, gençliğin düzenli spor yaparak hem bedenen hem de zihnen güçleneceğini söylerdi.
Atatürk’ün spora bakış açısı tarihe geçen ve tüm spor sahalarında yer alan sözlerinden rahatça anlaşılabilir. Bu konuda ilk akla gelen ‘ Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim ‘ olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk 1922 yılında Türkiye’nin ilk spor teşkilatı olarak bilinen Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nı kurmuştur. Bu sayede devlet ilk kez spor ve sporcuya direkt destek sağlamıştır. Yine aynı yıllarda beden eğitimi öğretmeni yetiştirilmesi amacıyla enstitü açılması, İzcilik Ocağı’nın kurulması, çeşitli antrenörlük ve hakemlik kurslarının açılması da spor ve sporcunun gelişimi için atılan adımlar arasında yer alır. Ayrıca çeşitli spor merkezleri ve stadyumların kurulması için de kararlar almıştır.
Zeki,çevik ve ahlaklı üçlemesi neredeyse tüm branşarın temelini oluşturmuştur. Etik değerler olarak adlandırdığımız ve bunlardan ilk akla gelen, sporda yasaklı madde (doping) ve yasa dışı bahisten uzak, ahlaklı, kazanmayı kaybetmeyi bilen, Cumhuriyet düşüncesi hür, anlayışı hür, vicdanı hür nesiller yeriştirmek bizim en temel görevimiz olmalıdır.
Yaşasın CUMHURİYET.