Bizi BİZ yapan onlardı,
Bizi olmamız gereken yerlere koyan, kendi değerlerimizi anlamamızı sağlayan onlardı,
Bizi "kış uydusundan" uyandıran, neyin ne olması gerektiğini haykıran, sevmeyi, sevilmeyi, saygılı olmayı aşılayan, güç veren, ses-nefes olan yine onlardı.
Yüce Allah, halk ozanlarımıza güfte yazma, o güfteye en güzel, en anlamlı, en manalı sözleri oturtturarak, "unutulmazlar" arasına girmeleri için ne gerekiyorsa fazlasıyla vermiş.
Yazılanlara bakın, söylenenlere bakın, ne demeğe çalıştığımı net bir şekilde anlarsınız.
Karacaoğlan, Veysel Şatıroğlu, Yunus, Dadaloglu, Pir Sultan Abdal, Neşet Ertaş okul yüzü görmediler...
Allah, onlara ve onun gibilere verdi de verdi...
Saz verdi,
Söz verdi,
Ses verdi,
Sevgi verdi,
Sevda verdi,
AŞK verdi,
Kardeş olma unsuruyla bezedi, büyüttü ve ülke topraklarına ekti.
"Para pul nedir?" diye hiç düşünmediler, aç yattılar, kimseye belli etmediler, bu ulvi duruşu, bu ahlaki anlayışı, bu edepli bakışı yeni kuşaklara taşıdılar...
Eli öpülesi bu güzel insanları ne zaman dinlesem, içimde "umut ışıkları" patlar, volkana dönüşür...
Biçare olanlara, meccane kalanlara, kendini "sahipsiz" hissedenlere tavsiyem;
"Neşet Usta'yı can kulağıyla dinle, yazdığı sözlerin ne mânâ içerdiğine tanık ol, en büyük şifayı bulursun...
Çünkü ilaçtır,
Çünkü devadır,
Ve çünkü sevenler, sevilenler, parası olmadığı için yuva kuramayalar için; "Ne olursan ol yine de GEL" diyen MEVLANA'dır.
Sahip çıkamadık onlara... Görmezden gelebilecek kadar "bakar kör" olduk, o-la-bil-dik...
Aşık Veysel'imiz şu hatırlatmada bulundu,
Dediki;
"Karnın yardım kazma ilen, bel inen... Yüzün yırttım tırnağınan el inen... Yine beni karşıladı GÜL inen... Benim sadık yarim kara topraktır."
Anlamakta çok geç kaldık, öküz'ün trene baktığı gibi baktık...
Bu canlarımız artık yoklar... "Kimseyi kimseden ayırmadan, kimseyi kayırmadan, herkesi severek, herkesle helalleşerek yaşadılar ve HAKKA yürüdüler...
Nur Denizi'nde uyusunlar.
.........
-Keremettin'e sordum,
"Utandı sustu."
-İbadettin'e sordum;
"Ufaldı pıstı."
-Kemalettin'e sordum;
"Mafişim" dedi,
-Sadettin'e sordum;
"Ne SES, ne NEFES."
Kelam'ın velhasılısı;
"ASLAN'DAN KURBAN OLMAZ" diyerek, noktayı koyayım.!