Takım, birbirini tamamlayan insanların, ortak
menfaatler ve değerler çerçevesinde, ortak bir amaç uğruna bir araya gelmesiyle
oluşan topluluktur. Ancak bir grubun sadece aynı amaç uğruna toplanması onu “iyi
bir takım” yapmaz. Bir topluluğu güçlü bir takıma dönüştüren şey, güven,
iletişim, aidiyet ve ortak değerlerdir.
Aidiyet:
Takımın Çimentosu
Bir takımın en önemli yapıtaşı “aidiyettir.” Tek başına yalnız ve güçsüz olan insan,
doğası gereği bir yere ait olmak, güçlü bir bütünün parçası haline gelmek
ister. Ailede başlayan bu aidiyet duygusu, okulda, işte ve sosyal çevrede
farklı biçimlerde gelişir.
Bir takımda bireylerin farklılıklarına saygı
duyulması, fikirlerini özgürce ifade edebilmeleri, güvenin ve uyumun temelini
oluşturur.
Takım içindeki bireylerin farklılıklarına saygı
duyulması, kendilerini özgürce ifade edebilmeleri, güvenin ve uyumun temelini
oluşturur. Aidiyet duygusu olmayan bir yerde kalıcı başarıdan söz etmek mümkün
değildir.
Franklin D. Roosevelt’in dediği gibi:
“İşin şanını paylaşırsanız her şey mümkündür.
Başkalarına paye çıkarma fırsatı vermek, sonuca ulaşmanın en etkili yoludur.”
İnsanların davanızın güçlü savunucu olmasını
istiyorsanız onları davanıza dahil edin. Çünkü hiç kimse, kendini ait
hissetmediği bir yapıyı sahiplenmez. Bu yüzden yöneticilerin, liderlerin ve
takım kaptanlarının görevi, üyelerini o yapının bir parçası haline
getirebilmektir.
Güven:
Takımı Bir Arada Tutan Görünmez Bağ
İyi bir takımın temelinde “güven” yatar.
Çünkü iyi bir takım sadece yetenekli kişilerden değil, onları birbirine
bağlayan görünmez bağlardan — yani güvenden — doğar
Ancak güven, bir sözle ya da bir kararla anında inşa edilmez; sözde sadakat, davranışta
samimiyet, eylemde tutarlılık ister…
Isaac Watts’ın dediği gibi, “Güven öğrenmek
hayatın en zor görevlerinden biridir.” Eğer bir ekipte insanlar birbirinin
ipine güvenerek kuyuya inemiyorsa, o topluluk henüz takım olmamıştır. Gerçek
güven, yalnız başarıda değil; hatada, düşüşte, işler ters gittiğinde, zor
zamanlarda da birbirine omuz verebilmektir. Güven; zamana, samimiyete ve ortak
değerlere dayalı olarak inşa edilir.
Bir
Başarı Hikayesi: Malatyaspor Efsanesi
Bundan 41 yıl önce, Türk futbol tarihine altın
harflerle yazılmış bir hikâye yaşandı.
Malatyaspor, 30 maçta 23 galibiyet ve 7 beraberlikle namağlup şampiyon oldu.
Bu günkü galibiyete 3 puan sistemine göre en yakın rakibine 20 puan fark atarak
birinci lige çıktı. O zaman Süper lig yoktu ve o rekor bugüne kadar kırılmadı,
kırılacak gibi de görünmüyor.
O dönemde takımın hocası Nihat Atacan,
başarılarının sırrını şu sözlerle anlatmıştı:
“Bana dünyanın en ünlü futbolcuları lazım değil.
Yıldızlar istemiyorum. Bana birbirini sevecek, birbirine güvenecek, birbirinin
açığını kapatacak 11 arkadaş lazım.”
İşte bu anlayış, o dönem Malatyaspor’u sıradan
bir kulüp olmaktan çıkarıp bir “aileye” dönüştürdü.
Takımın başarısında teknik heyetin yanı sıra,
dönemin kulüp başkanı merhum Nurettin Soykan’ın adanmışlığı da
unutulmaz.
Takım Ruhu: Başarının Dinamosu
Takım olmanın özü, herkesin aynı olması değil, farklı
karakterlerin bir uyum içinde çalışabilmesidir. Birileri liderlik eder,
birileri destek olur, başka birileri üretir, diğerleri uygular… Ama aynı hedefe
yönelir. İşte bu yürüyüşü sürdürebilen şey, “biz” olabilme bilincidir.
İyi bir takımda, kimse kendi hatasını kuyuya
gömüp başkasınınkini duvara asmaz. Çünkü bilir
ki, birinin hatası aslında tüm takımın sorumluluğudur. Başarının da hatanın da
ortak olduğu bir ortamda güven, dayanışma ve üretkenlik kendiliğinden yeşerir.
Bu noktada şu gerçeği de unutmamak gerekir:
“İyi bir antrenör, kötü oyuncularla da maç
kazanabilir.
Kötü bir antrenör ise iyi oyuncularla bile maç kaybedebilir.”
Şampiyonluk hedefleyen takımların hem antrenörü
hem de oyuncuları iyi olmalıdır.
Her mevkiye uygun oyuncu ve yedeği bulunmalı; takımın dengesi, stratejisi ve
motivasyonu aynı çizgide ilerlemelidir.
Gerçek başarı, doğru liderlikle doğru kadronun birleştiği yerde doğar.
Ve son söz: Siz kimlerle Berabersiniz?
Hayatta beş yıl sonra nerede olacağımızı;
birlikte olduğumuz insanlar, okuduklarımız, izlediklerimiz ve edindiğimiz
alışkanlıklarımız belirler.
Ama en belirleyici olan, birlikte yürüdüğünüz
insanlardır.
Bu yüzden kendimize sormalıyız:
Siz kimlerle birliktesiniz?
Ve hangi yöne gidiyorsunuz?
Unutmayalım ki, iyi takımlar tesadüfen oluşmaz.
Onlar, güven, sevgi, saygı ve ortak amaç etrafında emekle inşa edilir.
Ve her büyük başarının ardında, birbirine inanan insanların uzun süreli görünmez emeği vardır.










Yorumlar