DOLAR 39,9043 EURO 46,8742 STERLİN 54,7448 GRAM ALTIN 4.223,95 BIST 100 9.404,89 BITCOIN $107.509
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Mehmet Yılmaz

Mehmet Yılmaz

Tüm Yazıları

Ve Kalemin Sessizliği Bitti!

Giriş: 05.10.2025 17:37 | Güncelleme:
Paylaş

Ve Kalemin Sessizliği Bitti!

Yeniden yazmaya, yeniden hissetmeye… Bu kez sokak hayvanları için.

Uzun zamandır yazı masama oturmadım. Bilgisayar başına geçtiğimde her seferde yazmam gerektiğini düşünüyor, bir türlü konsantre olamıyordum. Hayatın hızlı temposu, gündelik telaşlar derken hep erteledim. Oysa yazmak, insanın sadece düşüncelerini paylaşmak değil, kendisine ayna tutması, iç dünyasına yolculuktur. Sessizliğin içinde insanın kendisiyle yüzleşmesidir.

Ama kelimeler hiçbir zaman tamamen susmaz. Onlar, zihnin bir köşesinde birikir, zamanını bekler. Tıpkı toprak altında bekleyen tohumlar gibi… Bugün, o tohumları yeniden filizlendirmek için kalemi elime aldım. Çünkü yazmak, bana göre bir nefes alma biçimi. Kelimelerle dünyayı yeniden kurmak, kendini yeniden bulmak demek.

Ve bugün, 4 Ekim. Dünya Sokak Hayvanlarını Koruma Günü. Belki de yeniden yazmaya başlamamın tesadüf olmadığını düşünüyorum. Çünkü yazmak da, tıpkı sokak hayvanlarını korumak gibi, vicdanın sesine kulak vermektir.

Hayvanları korumak için hayvansever olmaya gerek yok. İnsan olmak, merhametli olmak, paylaşmayı bilmek yeterli aslında.

Bir süre önce Bursa’dan gelen bir haber içimi umutla doldurdu. Yıldırım Belediyesi, “Yemek Atıklarımız Can Dostlarımız İçin Mamaya Dönüşüyor” adlı projesiyle örnek bir çalışmaya imza atmış. Sıfır atık anlayışıyla toplanan yemek artıkları, mama üretim tesisinde yeniden dönüştürülüyor. Kısacası, çöpe gidecek her lokma, sokaklardaki bir canın yaşamına dönüşüyor.


Belediyenin İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürü Mehmet Akif Ergüvenoğlu, 30 ayda 165 ton yemek artığından 89 ton mama üretildiğini söylüyor. Günümüzde aylık ortalama 5 ton mama üretildiğini, dolayısıyla yaklaşık 1000 köpeğin düzenli beslendiğini anlatıyor. Aylık ortalama 5 ton üretim yapılan tesiste amaç, bu miktarı kısa sürede 10 tona çıkarmak.


Yüksek İhtisas ve Araştırma Hastanesi, Bursa Teknik Üniversitesi, Polis Okulu, Işıklar Askerî Lisesi, Bursa Adliyesi ve Yeşim Tekstil gibi kurumlar da projeye destek veriyor. Bazı kuruluşlarla da görüşmeler sürüyormuş. Her biri yemek artıklarını belediyeye teslim ederek hem gıda israfının önüne geçiyor hem de sokak hayvanlarının yaşamına katkı sağlıyor.

Bu sadece bir çevre ya da hayvan koruma projesi değil; aynı zamanda insanın doğaya ve diğer canlılara karşı sorumluluğunu hatırlatan bir vicdan hareketi. Biz çoğu zaman sokaktaki bir köpeğin gözlerindeki minneti görmezden geliriz. Oysa bir kap su, bir avuç mama bazen bir canın yaşamla bağını sürdürmesine yeter.

Ekim 2022’de Yıldırım Belediyesi barınağını ziyaret ettiğim günü hatırlıyorum. Açık konuşmak gerekirse, önce biraz önyargılıydım. Uyuşturucu iğneyle hayvan toplandığı yönünde duyumlar almıştım. Ancak barınağa girdiğimde bambaşka bir manzara ile karşılaştım. Veterinerler, gönüllüler, çalışanlar… Her biri, barınaktaki hayvanları birer emanet gibi görüyordu.

Barınak Müdürü Mehmet Altıntaş’ın o gün söylediği cümleyi hiç unutmuyorum:

“Her canlının bizim kadar yaşama hakkı var.”

O gün, iki köpeğin ve bir kedinin aynı anda ameliyat edildiği steril odaları, tedavi sürecindeki özeni ve barınaktaki temizliği görünce tüm önyargılarım dağıldı. Tedavisi tamamlanan hayvanlar yasa gereği alındıkları yerlere geri götürülüyordu. Bu sistematik çalışma, vicdanla yürütülen bir hizmetin kanıtıydı.

Burada bir hakkı sahibine vermek gerekir. Yıldırım Belediyesinin çalışmaları örnek alınsa, Belediyeler yemek artıklarını can dostlarımız için mamaya dönüştürülmüş olsa, hem gıda israfının önüne geçilir, hem de 5 yıl içerisinde sokak köpekleri öldürmeye gerek olmadan bu problem çözülür.

Bugün bu satırları yazarken, hem o günü hem de belediyenin mama üretim projesini düşündüm. İkisi de aynı duygudan besleniyor: Sorumluluk.
Yazmak da, bir anlamda sorumluluk almak demek. Gördüğünü söylemek, doğru bildiğini paylaşmak, iyiliği çoğaltmak demek.

Belki bu yazı bir dönüş yazısıdır, belki de yeni bir başlangıcın ilk adımı. Ama biliyorum ki, bazen en güzel başlangıçlar uzun bir sessizliğin ardından gelir. Tıpkı kışın ardından gelen bahar gibi…

Bugün yeniden yazmaya başladım — hem kendim için hem de sesi duyulmayan tüm canlar için.

Çünkü konuşacak söz varken suskunluk, bazen en ağır yük olur.

Ve ben artık bu yükü kelimelerle hafifletmek istiyorum.

İnanıyorum ki:

Bir kalem, bir kap su kadar hayat kurtarabilir.

Yorumlar

Faruk Yücer (Yorumunuz Onay Bekliyor)

Eli kalem tutan ,Bilgi birikimi olan elbet de yazmalı.Bu güzellikleri fazlasıyla taşıyan Mehmet Yılmaz kardeşimin kalemi kavi olsun.
0

Yazarın Diğer Yazıları

Diğer Yazarlar

Aleyna Acar
Elif Doğan Erkan
Fatih Akkuş
Mehmet Yapıcı
Mehmet Yılmaz
Nesrin Akkuş
Ramazan Güçlü
Reyhan Soykan
Selimcan Yelseli
Serhat Duman
Umut Can Aksu
×

Haber Arama