Günümüz ekonomik şartlarını göz önünde bulundurduğumuzda, kişiler belirli bir ücret karşılığında, her şeyi elde edebileceğini düşünüyor.
Tüketim kültürü eleştirmenleri tarafından kullanılan bir tanım karşıma çıktı. ‘Affluenza’ Bazı kaynaklar bu terimi şöyle tanımlıyor; çevresine ayak uydurma gayretinin sonucu oluşan şişkin, tembel ve doyurulmamış duygulardır. Genelde insanlar para ile fiziksel olan çoğu ihtiyaca kolayca ulaşabiliyor. Aslında burada kritik nokta duygusal ihtiyaçlara para ile ulaşma çabası. Örneğin basketbola hevesi olmayan çocuğunu basketbol okuluna göndermek, hatta göndermekle kalmayıp, başarısızlık durumunda çocuğunu, antrenörü sorumlu tutmasına kadar uzanıp giden bir olay. İyi bir basketbolcu veya iyi bir sporcu olmanın temel kaynağı ne yazık ki para değildir. Öncelik çocuğu ile konuşup, yönlendirmek istedikleri alanda ne kadar istekli olup olmadığını sorgulamak olmalıdır. Bu örneğin maalesef daha ileri boyutları ile karşılaşıyoruz. Çocuğunu bir spor branşına yönlendiren veli, bu veliler genelde çocuklarından çok daha istekli ve kendilerinin daha önce yapamadığı, eksik hissettiği yerlerde çocuklarını görmek isteyen veliler, yönlendirdikleri branşta başarısız ve huzursuz olan çocuğunun başarılı olması adına özel ders istiyor. Birey zaten mutsuz, elinden geleni yapıp ailesini mutlu etmeye çalışmış ama olmamış birde üzerine özel ders, ekstra mutsuzluk.
Bizzat şahit olduğum iki veli diyaloğu; antrenör bizim çocuğu az oynatıyor, parası neyse verelim de bire bir basketbol özel ders aldıralım. Seneye daha çok oynatsın. Para verince her şeyin özel dersi alınır evet ama faydası tartışılır. Süreç devamında çocuk basketboldan daha çok soğuyor, antrenör sadece bir süre para kazanıyor, çocuk mutsuz olunca antrenöre başarısızlık duygusu yükleniyor. Süreç içerisinde parayı veren veli, durumun tek sorumlusunun antrenör olduğunu düşünüyor. Biraz daha derine inersek, çok daha başarılı, özel derse gerçekten ihtiyacı olan sporcu doğru antrenörde boş zaman olmadığı için, özel dersi alternatif şekillerde almaya çalışıyor.
Bu dönemde çok popüler olan bireysel antrenmanların faydası kesinlikle tartışılmaz. Ancak ailenin, Sporcu bunu gerçekten istiyor mu, yoksa komşunun çocuğu özel ders alıyor benim çocuğumun neyi eksik mi? Harcanacak vakit ve paraya değer mi? Antrenör doğru kişi mi? sorularının cevaplarını objektif şekilde yanıtlaması ve bu cevaplara göre hareket etmesi bu faydayı kat kat arttıracaktır. Bu durumda istekli sporcu, destekçi aile, donanımlı antrenör üçlüsü bir araya geldiğinde olumlu sonuç kaçınılamaz olacaktır.
Yorumlar