Önceki yazımda değiştiremediğimiz ancak üzerine yorum yapabildiğimiz sistemlerden bahsetmiştim. 

Altyapı takımlarının grupları ve fikstürleri oluşturulurken liglere A-B ve C gibi grup isimleri konulup, takımların beceri ve fizik durumlarına göre gruplar şekilleniyor. Örneğin fiziği yaşıtlarına göre daha ileride olan, basketbol becerisi yaşıtlarına göre daha iyi durumda olan sporcular A grubu takımlarında yer alıyor. Veya alması gerekiyor diyelim. A ve B gruplarında hedeflenen daha çok performans sporcularının ileriye dönük maç tecrübesini geliştirmek, basketbol düzenini öğretmek, maçların kalitesini arttırmaktır.Takımların birbirlerine olan eşitliği burada mücadele eden sporculara olumlu katkılar sağlamayı hedefliyor. Gelelim C diye adlandırılan liglere; C ligleri oluşum aşamasında, spor okuluna devam eden, haftalık antrenman sayısı A ve B gruplarına göre daha az olan takımların, hiç maç oynamaması yerine, maç  tecrübeleri olması için oluşturulan gruplardır. Buraya kadar sistem çok olumlu ilerliyor ancak burdan sonra, kazanma-kaybetme hırsı, sporcu kaybetme korkusu gibi sebeplerleden dolayı, spor okulları B grubu seviyesinde olan takımlarını C liginde oynatıp, lig boyunca çokça maç kazanıyor. Aslında oynadıkları ve geneli 40-50 sayı farklarla biten maçların, çocuklara hiç bir katkısı olmadığı gibi, onları basketbol olarak geriye götürüyor. Ama sonuçta ortada ‘kazanmış’ bir takım ve antrenör var. Buna ilave düzene tam hakim olmayan helikopter veliler var. Tabloya baktığımızda herkes memnun. Ama genele baktığımızda görüyoruz ki gündelik bir mutluluk. Bizlerin temel amacı neydi ? Geleceğe dönük, uzun vade sporcular yetiştirmek. Sanki biraz bu çizgiden uzaklaşıyoruz gibi bu durumda. 

Aslında teknik açıdan bakıldığında, sporcular ve spor okulları için yapılan bu sistem oldukça işlevsel ve hedefe odaklı. Sisteme dahil edilen gruplar ve bunlara karar veren antrenörler sanki bu kısmı daha detaylı düşünüp, geleceğe mi yatırım yapmalıyım yoksa gündelik kazanımlarla, hem veliyi hem sporcuyu hemde kendimi mi avutmalıyım ? 
Burada eksik olan sistem değil, sistem içerisinde kendini bilinçli şekilde yanlış yere koyanlardır.