DOLAR 39,9043 EURO 46,8742 STERLİN 54,7448 GRAM ALTIN 4.223,95 BIST 100 9.404,89 BITCOIN $107.509
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Mehmet Yılmaz

Mehmet Yılmaz

Tüm Yazıları

İz Bırakanlar – 6

Giriş: 23.11.2025 16:41 | Güncelleme:
Paylaş

İz Bırakanlar – 6

Küçük Dokunuşların Büyük Etkisi

 

Nisan 1997’de aldığım Kurban Bayramı kartı beni derinden etkiledi. Kartta yazan birkaç satır vardı: “Kurban Bayramınızı kutlar, ellerinizden öperim. Bu sene okulum bitiyor, mezun oluyorum. Mezuniyet töreninde babamın yerinde sizi görmek istiyorum. Manevi kızınız Nuray.”

O satırları okuduğumda üniversite öğrencisiydi; babası vefat etmiş, hayatın acısını ve yalnızlığın ne demek olduğunu erken yaşta öğrenmiş bir genç kızdı. Birkaç cümle ve bir davet… Fakat o küçük kart, öğretmenliğin ne kadar derin ne kadar ulvi ve ne kadar insanı dönüştüren bir meslek olduğunu bana tekrar hatırlattı.

Öğretmen olunca yalnızca bilgi vermiyorsunuz; bazen bir yer değiştiriyorsunuz, bazen bir dershanede yer ayarlıyorsunuz, bazen de bir çocuğun yalnızlığına ortak oluyorsunuz. Ortaokulda arka sıralarda oturan, uzun boylu, düzenli ödevleriyle fark edilen bir kız öğrenciyi sınıfa tahtaya biraz daha yakın, cam kenarına oturtmak… Basit görünen bir hamle, onun okul hayatındaki dengelerini değiştirebiliyor. Ödevlere düzen getirmek, moral vermek, bir sınav için cesaretlendirmek… Bunlar not defterinde görünmez ama hayat defterinde büyük ağırlık taşır.

Nuray ile yaşananlar buna güzel bir örnek. Ortaokul son sınıfta not ortalaması en yüksek öğrenci olmasına karşılık, 6 ve 7. sınıf not ortalaması nedeniyle okul birinciliğini kaçırdı. Lisede dershaneye götürüldüğü günler, üniversitede devam eden dostluklar… Bunların hepsi bir öğretmenin dikkatinden, inancından, zaman zaman da özel çabasından doğdu. Üniversitede babasının hastalığı ve kaybı sırasında paylaşılan üzüntüler, mezuniyet törenindeki davet… Bunlar sadece bir öğretmen-öğrenci ilişkisinin ötesinde, hayat yolunda elinden tutulan anların izleri.

Bir öğrencinin yerini değiştirmek kulağa küçük bir eylem gibi geliyor. Ancak o değişiklik, öğrencinin derse katılımını, özgüvenini, hatta ilerideki başarı çizgisini etkileyebilir. Nuray’ın örneğinde, düzenli ödev, artan motivasyon ve nihayetinde lisede ve üniversitede devam eden başarı; hepsi birbirine bağlı. Eğitim biliminde bile sıkça söylenir: çevre, destek ve öğretmenin beklentisi öğrencinin performansını etkiler. Biz öğretmenler sahada bunu her gün görüyoruz. Gülümseme, ilgi, bir not hatırlatması bile bir genç insanın dünyasını değiştirebilir.

Öğretmenlik yalnızca başarıyı kutlamak değil, öğrencin mezun olmuş olsa bile, onun sevincine ve üzüntüsüne de ortak olmaktır. Bir öğrencinin babasının ölümü, onun baş etme yolları, yalnızlıkları ve sorumlulukları… Bu tür travmalar genç bir insanın akademik ve duygusal hayatını etkiler. İşte burada öğretmen; konuşulacak bir kulak, yön gösterilecek bir yol, bazen de sadece oturup dinleyecek bir arkadaş olur. Nuray’ın üniversitede karşılaştığı sorunları anlatıp fikir alması, babasının hastalığını anlatması, onu dinlemiş olmanın verdiği güvenden dolayı, mezuniyet gününde “Babamın yerinde sizi görmek istiyorum.” diyebiliyor.

Aradan yıllar geçse de kopmayan bağlar vardır. Lise bitti, üniversite yılları geçti; ama zaman zaman aranan, hâl hatır sorulan, başarıları paylaşılan öğrenciler… Öğretmen için bunlar, hayatın en güzel ödüllerindendir. Her bayramda, her babalar ve öğretmenler gününde, her özel günde, aranmak ileti göndermek… Bir dönem haberleşemediği için telefonda, “Bu kız beni neden aramıyor, hiç mi merak etmedin?” diye hesap sormak.  Telefon numaranı kaybettiğini öğrenmek… Bu küçük anekdotlar, ilişkilerin ne kadar insani ve ne kadar güçlü olduğunun göstergesidir. Öğrencinin başarılarında pay sahibi olduğunu bilmek, öğretmenin mesleki tatmininde en büyük rolü oynar.

Yıllar geçince bazen geriye bakıp, ulaşamadığım, dokunamadığım öğrencilerim için “Şu an onlara başka türlü davranırdım.” diyorum. Eminim ki birçok meslektaşım da benim gibi düşünüyordur. Daha fazla farkındalık, daha fazla sabır, daha çok rehberlik… Ama gerçek şu ki, yaptıklarımızın birçoğu olumlu etki bırakır. Önemli olan öğrenmeye, dinlemeye ve yeniden el vermeye açık olmaktır. Her öğrenci bir dünya taşır; bazılarının ellerine dokunmak, varlıklarını hissettirmek, onlar için yeterlidir.

Bu mesleğin görünmeyen hesapları vardır: sabah erkenden okul kapısını açmak; bir çocuğun evine ulaşmasını sağlamak, ders dışında saatlerde destek olmak; bir mezuniyet töreninde yanında olmak. Bu davranışların maddi bir karşılığı olmayabilir, ama insan ruhunun derinliklerinde uzun yıllar yankılanır. Nuray’ın “Ellerinizden öperim.” diyen sıcak satırları, öğretmenin yıpranmalarını silmek için kullanılan en kıymetli merhemdir.

Öğretmenler Günü, yalnızca bir kutlama tarihi değildir; hatırlamak, şükran göstermek ve öğretmenlik mesleğinin toplumsal değerini yeniden düşünmektir. Birkaç satırla yazılan bir teşekkür, bir telefon, bir ziyaret… Bunlar bir öğretmenin kalbinde ömür boyu saklanır. Öğrencilerinin hayatına dokunmaya cesaret eden, bazen kaybedeni kucaklayan, bazen umut aşılayan tüm öğretmenlere teşekkürü borç biliriz.

Sonuçta öğretmen olmak, dünyanın görünmeyen inşaat işçilerinden biri olmaktır: ellerimizle tutamadığımız, ama izlerini her yerde gördüğümüz köprüleri kurmak. Dokunamadığım eller, uzaklarda parlayan başarılar, yıllar sonra gelen bir karttaki samimi satırlar… Hepsi öğretmenliğin sessiz zaferleri.

Bu Öğretmenler Günü’nde, geçmişten bugüne uzanan her “Nuray” için bir teşekkür gönderelim. “Ellerinizden öperim.” demeyi unutmayın. Çünkü o eller, bir geleceği, topluma yön verecek bir hayatı taşıyabilirler.

Yorumlar

Diğer Yazarlar

Elif Doğan Erkan
Fatih Akkuş
Mehmet Yapıcı
Mehmet Yılmaz
Mustafa Şayık
Nesrin Akkuş
Reyhan Soykan
Umut Can Aksu
×

Haber Arama