DOLAR 39,9043 EURO 46,8742 STERLİN 54,7448 GRAM ALTIN 4.223,95 BIST 100 9.404,89 BITCOIN $107.509
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Mustafa Şayık

Mustafa Şayık

Tüm Yazıları

Düşünemeyen Toplumun Direnme Şansı Yoktur

Giriş: 03.12.2025 14:49 | Güncelleme:
Paylaş

Düşünemeyen Toplumun Direnme Şansı Yoktur

Türkiye bugün çok basit bir sorunun etrafında dönüyor:

“Ülkenin parçalanmasını önlemek, topyekûn bir ıslah faaliyeti başlatmak, kendini korumak için niçin harekete geçmiyoruz?”

Cevap aslında acı ama açık:

Çünkü bu milletin kültürel düşünce kapasitesi sistemli şekilde aşındırıldı; geriye nadir istisnalar dışında ciddi bir zihinsel kadro bırakılmadı.

Düşünebilen toplumların ortak bir özelliği vardır: güçlü lise eğitimi.

Gençliğin zihnini inşa eden esas yapı taşları orada döşenir. Bizde ise lise eğitimi yıllardır “idare edilen”“sınava hazırlayan”, fakat asla düşünce üretemeyen bir aparata dönüştü. Bu eksiklik yüzünden toplumun stratejik bakış açısı kuruma noktasına geldi.

Japonya’nın başarısı boşuna değildir; orada düşüncenin temeli lisedir. Bizde ise genç beyinler daha o yaşta tüketim çarkına sıkıştırılıyor. Sonuç: toplum olarak ne olup bittiğini çözmeye, ne de geleceği planlamaya mecâlimiz kalmıyor.

Dil Çökünce Zihin de Çöker

G. Lewi’nin meşhur tespitini hatırlayalım:

“Bir milleti yıkmak istiyorsanız, önce dilini bozar, sonra tarihini unutturursunuz.”

Türkiye’nin en büyük kaybı da budur.

Bir toplumu güçlü kılan, sadece tankı, uçağı, teknolojisi değildir; edebî zengin dili ve o dilin sağladığı düşünce genişliğidir. Biz ise alfabe ve dil devrimleri üzerinden kökümüzden koparıldık. Dil basitleştikçe düşünce daraldı, düşünce daraldıkça kültür kurudu.

Bugün tartışma seviyemiz düşmüşse, merak gücümüz sönmüşse, toplum olarak refleks üretemiyorsak bunun sebebi budur:

Zihin kırıldı çünkü dil kırıldı.

Derlenip Toparlanamama Hâli

Şimdi büyük fotoğrafa bakalım:

Türkiye, kendisini hedef alan bölme–parçalama girişimlerine karşı, bırakın karşı strateji geliştirmeyi, daha olup biteni tarif edecek bir kavramsal dile bile sahip değil. Gündelik kısır tartışmalara sıkışmış, derin meseleleri konuşmayı unutan bir toplum hâline geldik.

İşte bu yüzden, “neden harekete geçmiyoruz?” sorusunun cevabı basittir:

Çünkü hareketi başlatacak düşünce mekanizması felç edilmiştir.

Çözüm? Çok açık.

Türkiye’nin yeniden doğrulması, ancak şu üç adımla mümkündür:

1. Güçlü, felsefî temelli bir lise eğitimi

Düşüncenin temeli orada atılır; bunu yapmadan hiçbir dönüşüm mümkün değildir.

2. Edebî zengin Türkçeye dönüş

Dil güçlendikçe zihin açılır. Zihin açıldıkça toplum yeniden strateji üretebilir.

3. Kültürel düşünce kadrosu oluşturmak

Yalnızca teknik adamlarla değil; düşünürlerle, yazarlarla, vizyon sahipleriyle yeni bir ülke inşa edilir.

Bugün yaşadığımız dağınıklığın sebebi budur:

Toplum düşünemiyor, çünkü düşünceyi taşıyan dil zayıfladı.

Dil zayıfladı, çünkü bilinçli bir kırılma yaşandı.

Ve unutmadan:

Düşünemeyen toplum direnemez. Direnemeyen toplum da geleceğini başkalarının insafına bırakır.

Yorumlar

Diğer Yazarlar

Elif Doğan Erkan
Fatih Akkuş
Mehmet Yapıcı
Mehmet Yılmaz
Mustafa Şayık
Nesrin Akkuş
Ramazan Güçlü
Reyhan Soykan
Umut Can Aksu
×

Haber Arama