Ne yalan söyleyeyim, Klâsik Batı Müziği hususunda kendi seçkilerimi dinler, kulağımın bir köşesinde hayatıma eşlik ettiğini hissederim. Müziğin hayatın kendisi olduğu gibi; mimariden, edebiyata, sinemadan tiyatroya kadar her şeyde müziğin varlığını ve mutlak gücünü hissetmemek elde değildir ya hani, müzik de benim için hayatımın arka planında terennüm eder durur...
Klasik Batı Müziği ülkemizde çokça icrâ edilse de maalesef belli bir zümrenin ilgi alanına girmekten kurtulamadı. Bunun tarihsel ve sosyo-kültürel boyutlarını başka bir zaman irdeleriz elbet. Ama Klâsik Batı Müziği alanında birbirinden nefis eserlerin, müziğin gücüyle bizi alıp; kimi zaman masalsı, kimi zaman ise varlığın tüm gerçekliğinin yaşandığı diyarlara alıp götürdüğünü unutmamak gerek.
Dün akşam Mudanya Ahmet Rüştü Anadolu Lisesi’nin konferans salonunda liseli gençlerin enstrümanlarından yükselen eserlere kulak verdiğimde, bilinmez diyarların yollarını, hem bu gencecik yüreklere hem de onları hazırlayan öğretmenlerine duyduğum minnet duygusuyla adımladığımı duyumsadım. Sadece bununla sınırlı değildi üstelik, müzikle dolu bir ailenin birbirinden güzel icrâlarına kulak vermenin bahtiyarlığına da eriştim.
Müzik öğretmenleri Nurdan Öz ve Tuğba Kakışım rehberliğinde Mudanya Ahmet Rüştü Lisesi müzik kulübünün hazırladığı “19 Mayıs Gençlik Dinletisi”nde, Barok dönem ağırlıklı Bach eserlerinin yanında, Mozart’a ait ve hepimizin Türk marşı olarak bildiği “Rondo Alla Turca”, Ernesto Lecuona’ya ait “Malaguena”, Oscar Rieding’e ait “Si minör Konçerto” ile aynı zamanda Ahmet Rüştü Anadolu Lisesi’nin mezunlarından Gözde Bek ve Nigar Alan tarafından “Pachalbel” ve “Canon” icrâ edildi.
Müzikle dolu bir aile demiştim... Ammar Dadizadeh, eşi Zöhre Dadizadeh ve minik yavruları Amir Dadizadeh’in birbirinden nefis keman ve çello icrâları da kulaklarımızın pasını sildi. Özellikle Amir Dadizadeh’in neredeyse kendisinden büyük çellosuyla icrâ ettiği Bach’ın “Prelude” adlı eserini dinlerken hayret etmekten kendimi alamadım. Dadizadeh ailesinin “Triplet” ismiyle sürdürdükleri müzik hayatları aynı zamanda yine Mudanya’da müzik öğretmeni Nurdan Öz, Nigar Alan, Ammar ve Zöhre Dadizadeh’in oluşturduğu “Mudanya Strings” adı altında devam ediyor. Bir araya gelip kemanlarıyla birbirinden güzel eserleri yorumlayan bu ekip, maalesef kültürel emperyalizmin ve sanatsal belirsizliğin hüküm sürdüğü bu çağda sanatın güzelliğini yaşayan ve yaşatan nadide görülebilecek bir ekip.
Gençlere ve onları böyle bir dinletiye hazırlayan öğretmenlere de ayrı bir parantez açmak gerek... Bu noktada dikey çok seslilik esasıyla işleyen Batı müziğinin matematiğini daha temelden gençlerin şuurlarına işleyen Nurdan Öz ve Tuğba Kakışım’a ve ayrıca böyle bir dinletiye vesile olan Mudanya Ahmet Rüştü Anadolu Lisesi’nin kıymetli müdürü Seyfettin Yıldırım’a da teşekkür etmek istiyorum.
Kültür ve sanat bugün her ne kadar hayatın hengamesinde ötelense de, aslında insan varlığının ve onun tarihinin ayrılmaz bir parçası. Bir eser ortaya koymak, yani geriye “bir hoş sadâ” bırakmak ve böylece gönüllere dokunabilmek paha biçilemez bir kıymet.
Bu kıymete paydaş olanlara şükranlarımla.
Yorumlar