Bir garip Orhan Veli 1914’ün 13 Nisan’ında doğdu. Beş yaşında üstüne mutfaktaki tavada kızartılan yağ döküldü, ağır bir şekilde yandı. Taşıdı sırtında izlerini bir ömür küçükken canının çektiği köfteyi almak için tavaya batırdığı çatalın. Uzun sürdü tedavisi, zor dedi doktorlar kurtuldu beş yaşındaki şair.
Yedi yaşında son Halife Abdülmecit’in Yıldız Sarayı’nda tertip ettiği sünnet merasimiyle sünnet edildi, adam oldu şair. Dokuz yaşında kızamık geçirdi, on yaşındayken ailesinin hizmetçisi Fatma Hanım’ı tabancayla korkutmak isterken istemeden vurdu. Ağır yaralandı kadın, neredeyse katil oluyordu şair. On iki yaşında Beykoz çayırında top oynayacaktı, dikenli tele takıldı bacağı, sırtındaki yara izlerine dizlerindekiler eklendi. On yedi yaşında hasta oldu, adına kızıl dediler atlatması uzun sürdü, yine yorgundu şair.
Yirmi beş yaşında görece yeni gittiği Ankara’da otomobil kazası geçirdi, yirmi gün kaldı komada. Yine yırttı kefeni dedi doktorlar, soluk yüzüne baktı aynada. Yorgundu şair. Askere aldılar savaş çıkacak diye attan düştü Gelibolu’da. 29 yaşında yine revir göründü ona.
Otuz altı yaşında yine bir gece Ankara’da, yürürken karanlık bir sokakta düştü belediyenin kazdığı bir çukura. Anlamadı kimse ne olduğunu, iyiyim dedi şair gitti İstanbul’a. Fenalaşıp iki gün sonra 14 Kasım’da aldılar tedaviye GATA’da. Yanıldı doktorlar hastalığı hakkında, öldü o gece şair.
Fakirdi, görmedi eli pek para. Sevdiği kızlar sözlerine tutundular, cebi hep korkuttu onları. Çok yakışıklı sayılmazdı, ince uzun yüzü hep hastalıklı görünürdü. Eskiydi gömleği, sol iç cebinde bir tabaka sigaralı yıpranmış ceketi. Arkadaşlarının evinde kalırdı çoğu zaman. İstanbul’u hem çok sever hem de nefret ederdi. Sevdi baharı, çiçekler ve güzel öten kuşlar arkadaşıydı. Sırf bahar güzel diye bıraktı Evkaftaki memuriyetini. Çimene bastı, şiir okudu. İçtiği her bir sigarada emekli sandığından bir gün düştü, ölmeden emekli oldu Orhan Veli. Az yaşadı, çok gördü. Şiir söyledi, kızdı herkes. Önemsemedi hiç kimseyi. Ağladı sesini duyurdu mısralarında. Kafiyenin, aruzun katlini imzaladı. O artık şiirin bir yerde en garip padişahıydı.
Garipti ama şairdi Orhan Veli, çoklarından az yaşayıp, herkesten çok hatırlandı. Bir yolcu bir gün otobüse bindi, geçerken Gemlik’ten denizi gördü. Şaşırmadı çünkü Orhan Veli denizi herkesten önce görmüştü.Ondan önce olan ne varsa, ondan sonra değişti onun yüzünden. Şairliği varoluşundandı. İnadından kapattı gözlerini, herkes dinledi şiirlerini. Önce hafiften bir rüzgar esti, sallandı ağaçlar yapraklarda. Uzakta değil çok yakında hepimizin zihninden bir Orhan Veli geçti. Bugün yaşasa Çiçek Pasajı’nda Melih Cevdet ve Oktay Rıfat’la buluşur bir de büyük rakı söylerdi. Çıkarırdı cebinden paslı tabakasını, bir sigara yakardı. Ne söylese şiir olurdu ama o yine İstiklal Caddesi’nde gördüğü bir güzeli anlatırdı Melih’le Oktay’a. Çirkindi ama hep güzel sevdi Orhan Veli.
Bugün 13 Nisan 2024, bugün yaşasa 110 yaşında olacaktı şair. Belki otuz altı yaşında öldü ama hala hepimizden daha çok yaşıyor Orhan Veli. Doğum günün kutlu olsun şiirin en garip ustası. İyi ki yaşadın, iyi ki şiir söyledin.
Yorumlar