“Tüm akıl hastalıklarının temelinde, meşru acıları yaşamayı reddetmek yatar.” Carl Gustav Jung
Değerli okurlar! Burada siyaset, spor ve hayata dair her şeyi paylaşacağız. Bursa’ya 22 Nisan 1977 yılında beş gün sonra ayrılmak üzere geldim. 22 Nisan’da 47 bitip, 48 yıl olacak. Bursa’ya özellikle de Bursa’lılara aşık oldum.
Çalışma hayatımla ilgili kişilerin dışında da her kesimden insanla temasım, dostluğum oldu. Dizlerimdeki yaraları, başımdaki belaları da bu şehirde yaşadım, bu şehirdeki insanların yardımıyla tedavi ettim. Bu bakımdan mal beyanında bulunuyorum. Dünyanın en zengin insanıyım. Dikili çöpüm yok. Görünen borcum, görünen alacağım da yok. Kredi kartı kullanmıyorum. Yardıma ihtiyacım olduğunda, hata yaptığımda, ihtiyaç duyduğumda yönümü doğru yöne çevirecek çok dostum var.
Bursa’yı çok seviyorum. Türkiye’de gitmediğim sadece Artvin var. Mezralarına kadar gittim. 11 yaşından bu yana şiir, mizah ve makale yazıyorum. Uzun zaman spor yazdım. Benim yazdıklarım genelde spor siyaseti idi.
Gelelim rüşvetli yerel seçimlere. Genel seçimdeki gibi seçmene en çok rüşveti kim verecek? Böyle yapılan kampanyalarla şehirlerin ve ülkenin sorunları kartopu gibi büyüyor. Güçlenen, sesi daha çok çıkan; ne koparırsam kar diyor. Temsilde adalet yok.(Bunu yazılarımızda sıkça örneklendireceğiz.) Toplum 6 sosyal dilimden oluşur. Karma demokratik sistemlerde bu 6 sosyal dilimin sayısal olarak örgütlü toplumun içinden kendi örgütü tarafından seçilerek eşit temsil edilmesi ideal olandır. Yer yüzünde huzur olmayan, kargaşa olan her yerde mutlaka adaletsizlik vardır.
Siyasetle, sporla, sağlıkla kalın.
YEREL SEÇİMLER VE SONRASI
❝İktidarın tadını alanların önemli bir kısmı, bu konumu kaybetmemek için deri değiştiren yılanlar gibi her gün başka kimliklere bürünürler.❞ George Orwell
Bir dönem haftalık bir mizah dergisinde Mahmut Hoca mahlasıyla Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sini uyarlayarak siyasi mizah yapmıştım. Çizerim de yarışmalarda çok sayıda birincilik alan Ali Galip Altunçgil idi. Eskiden çok üst düzey siyasetçiler de bu mizahi yazıları takdirle karşılar, eleştirilerimizi dikkate alırlardı. Lafın iyisi şakayla söylenir. Zeki insanlar da kastın ne olduğunu idrak ederler. Hiç unutmam! 1977 yılında Zeki Alasya- Metin Akpınar’ın Deve Kuşu Kabere “çıktık açık alınla” oyununun 10.yıl galası Ankara’da bir sinema salonunda sergilendi. Bu gösteriye tüm siyasi liderler geldiler. İnanılmaz gösteriydi. Tüm salondakiler gibi liderlerde kahkahalarla kendilerinden geçtiler. Sinema salonunun fuayesinde Demirel; “gülmekten karnım ağrıdı” dedi. Diğerleri de ona katıldı. O arada sanatçılar misafirlere hoşgeldiniz demek için geldiler. Erbakan hocayı kastederek ve gülerek çok yüklenmeyin hocaya dediler.
Bir araya geldiğimizde ya siyasetten, ya da futboldan konuşurduk. Maalesef mevcut kutuplaşma nedeniyle; bu ikisini de konuşamıyoruz. Mizahla anlatmaya çalışsak; işi hakaret davalarına getiriyorlar. Siyaset eleştiriyi kabul etmiyor. Bu iktidar için de muhalefet için de geçerli. Zaten içimizdeki mizahı, şiiri ve müziği öldürdüler.
Eskiden kaldırımda çizgileri takip eder yürürdük. Akşamları sarhoşluğumuzun derecesini kaldırımdaki çizgileri takip ederek ölçerdik. Maalesef kaldırımlar işgal edildi. Efsane zabıta müdürleri vardı. Kaldırıma süreli eşya bırakmak bile cesaret isterdi. Şimdi kaldırımları bırakın yollar bile işgal altında. Üstüne araçlar park etmiş, yayalar Allah’a emanet. Arastalar dışında insanların içinden geçtiği yollar masalarla işgal ediliyor, içinden insanların geçtiği masalara servis yapılıyor. Görgüsüzlük kabullenilmiş davranış biçimi haline geldi. Satılanı alırız, yıkılanı yaparız, borcu öderiz. Yapamayacağımız, geri getiremeyeceğimiz iki şey kabullenilmiş görgüsüzlük ve ahlaksızlığı asla yenemeyiz. Kayıtsız ekonomi rekor kırıyor. Elbette insanlar ekmek paralarını kazansınlar. Vergiler; ödenebilir olsun. İşportacılar için trafiğe kapalı alanlar yaratılsın. Haksız rekabet önlensin.
Evliya Çelebi: Çok hazineler gördüm, çok vergi alına kasası tamtakır. Çok hazineler gördüm, az vergi alına, dolar taşar. Demiş.
Sağlıkla kalın.
Yorumlar